Maisie’ye Mektup

Adem Tanışman 343 Görüntüleme 2 Yorum
4 Dak. Okuma

Sana bu ismi koyuyorum Maisie. Artık seni böyle anacağım. Çünkü seni ilk gördüğümde, her güzel olan varlığa karşı bir sevda oluştu içimde. Sanki aşkın annesi gibisin, ya da aşkın incisi… Bunu yüreğimde doğurduğun binlerce sevdadan anladım. İlk defa seni kağıda-kaleme döküyorum. İlk defa seni yazıyorum ama, son olmayacak bu…

Bir inci olmalısın sen. Buralara ait olmayan bir inci. Hangi deniz ya da hangi okyanus şaşırdı kendini de seni ele verdi. Hangi karabulut sana kıydı da, yağmurlarla toprağa kavuşturdu seni, hangi denizin mavisi, hangi göğün örtüsüsün bilmiyorum ama, sen deniz ve göğün ortak süsü…

Seni her şey kirletir Maisie. Aşkım senden ibaret olsa da, ben dahi kirletirim seni. Bir incide her şey leke gibi görünür. Bir Yaradan’a kulluğa yakışırsın, bir Yaradan’dan sana cennet yakışır. Hangi nur varlığından utandı da, boncuk boncuk ter gibi, inci diye sen süzüldün dünyaya.

Önce ruhumu keşfettim senle, sonra o ruhun da bir kalbi olduğunu keşfettim ve o kalpte bir aşkın olduğunu, o aşkla hakikati keşfettim. Bilemezsin o hakikatin insana ne kattığını.

Sen varılması istenilen menzil, sen kutsal bilinip te, her an ziyaret edilmesi gereken mabet, kötüleri dahi imana getiren mucizevi hakikat, ayın ondördü, gecenin örtüsü, sabah güneşinin süsü, senden ayrılan aşık çölde sanır kendini, yokluğu karanlığı doğuran kadın, bilmiyorsun senden ayrı şehrim nasıl bir yoklukta, bilmiyorsun yüreğim sensiz nasıl bir kuytuda, hani toprağa bir şey gömersin ya, öyle nefessiz, öyle biçare haldeyim. Ne var ki, aşkın yeşerdi bedenimden. Yoksa çoktan yok olmuş, kül haldeyim. Bana kıymet katan tek şey, yüreğindeki aşkın, bilmiyorsun…

Sanma ki seni övmek derdim. Bilmiyorsun sensiz nasıl bir senliyim. Dünyaya iflas etmiş, kör kuyularda, biçare ve kederliyim, sakın beni yaşıyor sanma, her an seni anar bir haldeyim.

Anlatamıyorum seni kimseye, biliyorum beni kınarlar. Yan yana gelemeyiz biz, beni gölgen sanırlar. Ne akıp giden ömrüm umurumda, ne gençliğim ne servetim, sanma ki beni sensiz, hiçten öte bir şey sayarlar.

Maisie, dünya her şeye yeter belki. Bir aşkı yaşamaya, bir sana doymaya az, bir seni taşımaya hafif, bir seni içinde barındırmaya küçük gelir. Eğer yeterince büyük olsaydı, kaçardım belki aşkından, sığınırdım bir kuytuya ve her gece gölgenle süslenmezdi gecem. Bir ömür bu kadar kısa gelmezdi ya da ve rüzgar her estiğinde kokunu almazdım. Bizim kavuşmamız mahşere kalsın Maisie. Ben ölüm dahi olsa senden ayrılamam. Yaşanacaksa aşk, bir ebed olsun, kavuşmak varsa eğer, baki olsun…

Senle uyandığım, senle uyuduğum, seni yaşadığım şu dünyada, aşk nasıl bir vefasızlıktır ki, bu kağıt parçası kadar değer katıp beni sana kavuşturmuyor. Hem o zaman içimdekiler sana ben söylerdim. O uğruna öldüğüm, yüreğimi kana bulayan kirpiklerin, gözbebeklerin, masumca açılıp kapanan gözkapakların yorulmamış olur. Sen gülünce güzelleşen dünyam, yeniden huzur bulurdu.

Maisie, senden bir dileğim olacak. Saçlarını kesmiştin geçen. Sanki yüreğimin yarısı da saçlarınla kesildi hissettim. Bilmiyor musun ki, her teli yüreğimden kopan bir damar gibi. Bir teli kopsa dahi ölebilirim. Canıma kastın mı var. Şimdi çok yazıp seni yormak istemiyorum. Sözlerim, seni sana anlatmaktan öteye geçmez çünkü. Kendimi de anlatmak istedim açıkçası. Ama o kadar aradım ruhumun derinliklerinde kendimi, senden öte bir ben bulamadım kendim bildiğim bedenimden.

Her cana kıyan şu dünyada, kendine iyi bak demeyeceğim. Sadece şunu bil ki, saçlarını tararken, saçından kopacak her tele canımdan bir parça kopar. Ama sen yine de kendine iyi bak…

Beni sana esir eden sevgilerimle…
Adem…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar & Şair
2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version