Herkese Merhabalar,
Bugün belki de ilk defa yazılarımı okuyacaksınız. Ben Sosyal Hizmet Uzmanı, Aile Danışmanı ve hem uluslararası geçerliliğe sahip olan IC, AC hem de Mesleki Yeterlilik Belgeli bir koç olarak 8 yıllık meslek hayatımda özellikle çalıştığım kişilerde gerçek anlamda çözmeleri gereken durumlar dışına çıkıp, algı yanılsamaları ile gerçek ihtiyaçtan uzaklaşma konusundan bahsedeceğim.
Bugün Koç kimliğimle birçok kişisel koçluk çalışmalarımdan esinlenmiş olduğum, ortak paydada buluşulan gerçek sorun tanımlama temalı ve yine koçluğun en önemli teknik ve yöntemlerinden biri olan algı haritasını sizlerle paylaşacağım.
Öncelikle bu noktada koçluğun ne olduğunun üzerinden tekrar geçmek isterim. Koçluk, doğru sorularla bireyin kendi dünyasındaki, kendi gerçekliğindeki zaten bildiği cevaplara ulaşmasını ve performansını geliştirmeyi amaçlayan, bireyler ile koç arasında oluşan bir iletişim metodudur. Sorunu çözmeye odaklanmaz, sadece kişinin fark etmesini sağlamaya çalışır. Koçluk bir terapi değildir, bir tavsiye mekanizması değildir, travma çözme yolculuğu değildir. Kişinin kendi varoluşsal kaynaklarına güvenerek profesyonel ve kişisel gelişim alanındaki faaliyetlerin tümünü kapsar. Profesyonel bir koç, bireyin performanslarını iyileştirmelerine, kişisel gelişimlerini arttırmalarına ya da hedeflerini ve bunu yapma yollarını seçmelerine hizmet eden uzman olarak tanımlanabilir. Koçluk görüşmelerinde birçok konu ile çalışabiliyoruz. Bunlar; iletişim becerilerini geliştirmek, duygularını yönetmek, ilişkilerinde daha mükemmel bir iletişim kurmalarını sağlamak, yaşam tatminlerini arttırmak, kariyer planı oluşturmak, mevcut kariyerlerini ileriye taşımak ve değişen durumlara uyum sağlamak diye biliriz.
Bugün sizlere algı haritasını anlatacağım. Bu tekniği “Mantık seviyeleri ile ihtiyaçlar arasındaki ilişkinin mantıksal algı boyutları, mantık seviyeleri” diye bir üst başlık olarak yazıyorum. Az sonra bu tekniğin neden çok önemli olduğunu anlayacaksınız.
Tabii ki anlamlandırma noktasında karşımıza çıkan, bilmemiz gereken “algı” ve “ihtiyaç” nedir? Hadi bakalım, bunlar ne anlama geliyor?
Algı: Psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Algı, duyu organlarının fiziksel uyarılması ile oluşan sinir sistemindeki sinyallerden oluşur; kişinin sağduyu bilgisidir. Bu ne demektir sevgili okuyucular? Sağduyu bilgisi, özellikle kişinin doğduğu ev ile başlayan sistemler içerisinde gerek kendi kaynakları, gerekse dış ortam uyaranlarıyla birlikte kendince oluşturduğu bilgi örüntüleridir.
İhtiyaç: Bu konudaki en önemli ikinci terimimiz ise ihtiyaç… Evet, ihtiyaç nedir? İhtiyaç, temel yaşamsal fonksiyonlarımızı sürdürebilmemiz için vazgeçilmez olan unsurları kapsar. Bunlar nelerdir? Yeme, içme, barınma, giyim kuşam gibi temel unsurlar ihtiyaçlar kategorisine girer. Peki ya duygusal ihtiyaçlar? Duygusal ihtiyaçlar tatmin edildiğinde, karşılandığında haz veren hislerdir. Önemli olan bu noktada bir şeyin yokluğunun hissediliyor olması ve eksikliğinin ortadan kaldırılması için çaba harcanmasıdır. Bireylerin hayatını devam ettirebilmeleri için mutlaka tatmin etmek durumunda olduğu ihtiyaçları vardır.
Algı ve ihtiyaç tanımlarına baktığımız zaman, birbirlerinden ne kadar bağımsız gözükse de, çalışmalarda kişinin gerçek performansını yükseltebilmek için bu ikisi arasındaki gerçeklik ilişkisini ve toplam davranışı bulmamız gereklidir. Biz profesyonel koçlar, tam olarak bu noktada kişinin algı ve ihtiyaçlar hiyerarşisindeki gerçek farkındalığına, kişinin hayatındaki önceliğini sorduğumuz vizyon oluşturucu sorular ile sağlamaya çalışırız. Tam olarak bu noktada kişinin sağduyu bilgilerini anlamamız çok önemlidir. Bu ne demektir sevgili okuyucular? Bir kişi, kendi hayatıyla ilgili “Şu an hayatında neler yaşıyorsun?” sorusuna verdiği cevapta soyut olarak kullandığı kelimeleri ya da somut olarak kullandığı kelimelerin bireydeki algılarını anlamlandırmamız gereklidir. Bu noktada algı haritaları çıkarırız. Bir örnekle açıklayayım bunu: Örneğin, bir kişi hayatı ile ilgili sıkıntılardan bahsediyor. Bu konuşma içerisinde mutsuzluk, mutluluk, sevgi gibi kavramlar geçiyor. Öncelikle bu kişi için sormamız gereken, tüm bu soyut kavramların ondaki uzlamsal çağrışımlarıdır. Yine birden fazla konu iç içe girmişse, gerçekten hangisini çözmeye ihtiyacı olduğu kişiye sorulur. Konu spesifik bir hale gelinceye kadar en önemli çözülmesi gereken ihtiyaç da başlamalıdır. Çoğu kişinin yaptığı en büyük hatalardan birisi budur. Çünkü aynı anda birçok konu üzerine yoğunlaşıp, gerçek ilk çözülmesi gereken konudan saparlar. İşte profesyonel koçluk tam olarak size bunu sağlayan birçok tekniği içinde barındırır.
Sevgili okuyucularım, siz de şu an hayatınızda çözmeniz gereken birden fazla olay ve durum var ise; örneğin hem finansal olarak, hem ikili ilişkilerinizde, hem sosyal ilişkilerinizde ya da herhangi bir yer değişikliği, bir iş değişikliği gibi konularınız var ise, sanki hayat tamamıyla üzerinize gelmiş gibi birden çok konu ile muhatap olup içinden çıkamadığınız bir hale geldiyseniz kendinize şunu sormalısınız: “Benim çözmeye ihtiyacım olan ilk konum nedir?” Emin olun, bu soru sizi bambaşka noktalara taşıyacaktır. Hatırlayalım sevgili okuyucularım, bizler çok bütünsel varlıklarız. Bu nedenle gerçek ihtiyaçlarımız ve bizim için bir tanımın ifade ettiği algıları aynı anda hayatımızda kullanabilmemiz bize bambaşka bir vizyon oluşturacaktır. Bu noktada profesyonel bir koç desteği ile ilk adımı atabilirsiniz.
Bazen çözüm, bir soruyu bir başkasının sormasıdır.
Diğer tüm yazılarımı okuyup yorum yaparak ya da sevdiklerinize paylaşım yaparak onların da fark etmesine vesile olabilirsiniz.
Önümüzdeki ay görüşmek üzere.
Sevgiler…
Yeşim Hanım , çok etkilendim yazınızdan ve bu bana inanın okuduğum an apayrı bir farkındalık yarattı 🙏 emeğinize sağlık çok teşekkürler
Merhaba hocam hem danışanınız olarak hem de meslektaşınız olarak harika bir anlatım yapmışsınız kaleminize sağlık❤️