Ben kendimi kendim sandım,
Bu hikaye başlamadan önce.
Sen ne söz ne aile ne ülke,
Kalbimde sönmeyen bir korsun işte!
Gölgem bile iyileşmek ister,
Karşında olacağım baktığın aynalarda.
Bahar geldi, dağlar yemyeşil,
Hiçbir şey bir çift göz kadar renklendirmiyor içimi.
Yalnızlığa bakışımdan belli,
Sessizlik kelimelerden daha ağır.
Susuz göle eğilmiş alnına çakılan güneş,
yorgunsun, kedilerin izini tokuşturuyor ağustos.
Renksizlik de bir renk gibiydi sustuğumuzda,
Uykuma gizlenmiş alnından başka yol bilmiyorum.
Sensizliğin elleri çok ağır, gülü yaralı,
Bir yanlışlık olmalı, dokununca başlıyor ayrılık.
Sana bakan karanlık gözler salgın,
Ben aşkta adres bilmez bir yorgun.
Bu bir rastlaşma, suyun sabrı yalınayak,
Bilsen yüzüm nasıl; yanık, yarım, yangın…