Başarısızlıkların yüzde doksan dokuzu mazeret alışkanlığı olan insanlar tarafından gelmektedir… (George Carver)
Mazeret, insanın kendini kandırmada en tehlikeli yöntemidir. İtiraf edelim ki hayata geçirdiğimiz, geçirmek istediğimiz veya geçirmekte olduğumuz her eylemi bir mazerete dayanarak gerçekleştiriyoruz. Mazeret, bizim ayrılmaz bir parçamızdır. İşinde başarılı olan insanlar, o işi yapmamaya dair mazeretlere uymayarak maksatlarına doğru ilerlerler. Başarı, kenar bahanelere açık bir kavram değildir çünkü.
Diyelim matematik öğretmeni olmak istiyorsunuz; matematikle ilgili az çok bilginiz var ama daha çok tecrübeye ihtiyacınız var. Çünkü daha yolun başındasınız. Lakin problemleri çözmekte zorluk çekiyor, kendinizi yetersiz hissediyor ve başarılı bulmuyorsunuz. İşte bu, tam da matematik öğretmeni olmaktaki dönüş noktanızdır. Eğer ki tembelseniz, istediğinizi öğrenmekteki anlamın gayrette olduğunu idrak etmiyorsanız ve kenar bahaneler size “tatlı” geliyorsa, siz matematik öğrenmeyi bırakacaksınız ve hayatınızı başka şekilde devam ettireceksiniz. Bıraktığınızda da kendinizi, o meşhur ve her alanda bahane üreten insanların kullandığı “Zaten başarılı değildim, öğrenmem mümkün değildi, çok zorluk çekiyordum” cümlesini kurarken bulursunuz. Etrafınızda sizi bununla ilgili destekleyen arkadaş ve akrabalar varsa, işiniz tamamdır. Geçmiş olsun; o hayalini çok kurduğunuz matematik öğretmenliği isteği suya düştü. Ama neden? Çünkü idrak etmek gerekiyor ki bir eylemi gerçekten, ama gerçekten gerçekleştirmenin yolu, onu gayretle ve yılmadan eyleme dönüştürmekten geçer. Bir şeyi öğrenmek istiyorsanız mazerete gerek yok ki. Siz her türlü öğrenirsiniz; eyleminizi gerçeğe dönüştürürsünüz. Hiçbir bahane, hiçbir zorluk sizi tutamaz. Ama birazcık tembel ruha sahipseniz ve yapacağınız işin gerçekleştirilmesi ile değil, kenar bahanelere açıksanız ve insanlar fikir üretmekle sizi yolunuzdan saptırmaya yetiyorsa, kendi hayatınızla ilgili kendi kararlarınızı vermekte zorluk çekenlerden olursunuz. Çünkü her şeyde böyle; her şeyin birbiri ile sıkı sıkıya bağlı ve alakadar olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Bugün kendine bir elbise veya pantolonu tek başına satın alma kararı veremeyen insanlar, yarın kendi hayatları ile ilgili önemli kararlarda da bu zorlukları yaşayacaklar ve sürekli başkalarının kararlarından oluşturulmuş kendi hayatlarını bir yabancı gibi yaşamış olacaklar. Buna izin vermek, size ve tek bir defa verilen hayatınızı yıpratır.
Kısaca, her şey için bir mazeretimiz var ve o mazeretin içinde de mutlaka ve mutlaka kendi çıkarlarımız bulunuyor. En güzel mazeret, sizi geliştirmeye yönelik olan; size ve başkalarına fayda çıkarı bol ve bu yarardan topluca menfaat kazandırmaya “kasıtlı” olan mazerettir. Mazeretinizin fevkalade olması dileğiyle… 🙂