İş görüşmelerinde “Sizce en zayıf yönünüz nedir?” sorusuna verilen “Sanırım mükemmeliyetçi olmam” yanıtı artık sadece klişe olmaktan çıktı, aslında sizin dürüst olmadığınızın da bir göstergesi halini aldı. Çünkü bu masum gibi görünen küçük beyaz yalan aslında sizin en zayıf yönünüzü tam da bilmediğinizi, bilseniz de bunu itiraf etmeye gönüllü olmadığınızı ve kendinizi kısmen kabul edilebilir ve hoş görülebilir bir mükemmeliyetçilik kisvesi altında sunduğunuzu gösteriyor. Bu vahim cevap yerine yeni ve yaratıcı şeyler söylemenin zamanı gelmedi mi? Mesela dürüstçe “Bilgisayar bilgim orta seviyede, geliştirmek istiyorum” ya da “Kaygı düzeyimi daha iyi yönetmek için mindfullness eğitimleri almayı hedefliyorum” deseniz hem insan kaynakları yetkilisinin size bakış açısı değişir, hem de siz işi kaybederim korkusuyla yüzyılın en büyük yalanını söylemekten kurtulmuş olursunuz 🙂
Önceki yazılarımdan birinde asla pes etmemeye vurgu yapmıştım. Orada benim de gözden kaçırdığım ya da eklemeyi unuttuğum birkaç notum var sizlere. Evet asla pes etmemek gerekir. Fakat yeri geldiğinde geri adım atıp vaziyete bakmak da uygun olabilir. Havlu atıp ileri bir tarihte şartlar olgunlaştığında yeniden denemek de bir olgunluk göstergesidir. Ayrıca yeri geldiğinde basamak olarak kullanılamayacak kadar sarp bir engele denk gelirseniz belki o engelin çevresinden dolanabilirsiniz. Bu sizin zorluklardan kaçtığınız anlamına gelmez. Aksine neyle karşı karşıya olduğunuzu idrak etmeye çalıştığınızın bir işaretidir. Durumu kolaçan etmekte bir sakınca yoktur. Durum değerlendirmesi yapmak için bazen durmak da elzemdir. Sürekli aynı duvara tosluyorsanız belki de bir süre çimenlere uzanıp gökyüzünü seyretmeye ve hayal kurmaya ihtiyacınız vardır. Sonra duvarı deleceğinizi mi kıracağınızı mı yoksa geri dönüp başka bir yoldan gitmeyi mi tercih edeceğinize karar verebilirsiniz.
Bütün bunları anlatmamın sebebi üzerimizdeki mükemmeliyetçilik baskısı altında nasıl ezildiğimize dair bir farkındalık yaratmak aslında. Bunu yaparken son günlerde okuduğum Thomas Curran’ın Mükemmellik Tuzağı kitabına referans vermek isterim. Curran mükemmeliyetçiliğin, farkına varılması ve çözmeye gayret edilmesi gereken bir sorun olduğunun kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor. Mükemmeliyetçilikten muzdarip olmamızın, ekonomimiz ve kültürümüzün onu bir gereklilik görmesinden ve yüceltmesinden kaynaklandığını ifade ediyor. Ayrıca “bu gerçekliğin içerisinde, kendimizi gerçekte olduğumuz kişiyi ve hayatta durduğumuz yeri kabullenmeye adamalı, böyle bir kabulün belki de asla başarıyla sonuçlanamayacağını ve onu düzenli olarak deneyimlemenin beraberinde getirdiği sevincin, bu amaca erişmek için verilen mücadeleye fazlasıyla değeceğini bilmeliyiz” diyor.
Kariyer merdivenlerinizi yanlış duvara dayadığınızda bu merdivenleri tırmanmak nasıl saçma ve beyhude bir çabaysa entropinin hakim olduğu kozmosta mükemmel olmaya çalışmak da o derece anlamsız görünüyor.