Mutluluk denince akla hemen onun adı gelir, şaka şaka reklam almadım bu yazımda. 🙂
Mutluluk denince akla gelen çoğu zaman farklı şeylerdir aslında. Klişe bir söz vardır: “Bir yere varmak değil yolda olmaktır” diye. Bu sebeple yolumuzdakiler değişiklik gösterecektir. Bir durak olarak görürsek mutluluğu yanılmış oluruz. Hayır o diplomayı aldığımızda mutlu olmayacağız hayır o işi kaptığımızda da olmayacağız hatta emekli olduğumuzda da mutlu olmayacağız. Hayatımızda hedefler, amaçlar tabii ki olmalı fakat bunlar mutluluk sebebi olarak görülürse hüsrana uğramış oluruz. Mutluluğa dair içsel değerlerimiz üzerinde kendimizi eğitebilir hatta mutlu olabilmeyi öğrenebiliriz.
Sonja Lyubomirsky’e göre mutluluğu artırmada etkisi olan üç unsur:
- Mevcut koşulları daha pozitif bir çerçeveye oturtmak,
- Minnet duyabilme yetimiz,
- Nazik ve cömert olabilme tercihimiz.
Araştırma bulgularına göre mutluluğun yarısı genetiğimiz gibi sabit unsurlardan beslenirken diğer yarısı kontrolümüzde olan yaklaşımlarımız ile yaptıklarımızın birleşiminden oluşuyor. Mutluluk hem bedensel hem ruhsal etmenlerden dolayı yaşanabiliyor. Genlerimiz dışındaki parametreler üzerinde kontrol sahibiyiz denebilir yani mutluluk aslında bir seçim.
Siz gerçekten neyi seçiyorsunuz peki? “Acı çekmek kaçınılmazdır diyorlar, ama o acıya nasıl karşılık verdiğimiz bizim seçimimizdir. Zulüm ya da işgal bile vereceğimiz karşılığı seçme özgürlüğümüzü elimizden alamaz.” diye aktarıyor Abrams ve “Hiçbir kötü yazgı geleceği belirlemez. Bunu biz yaparız.” diyor Mutluluğun Kitabı’nda. Biraz olsun acı ve ıstırap yaşamadan iyi ve güzel şeyler elde edilemez. Büyümemizin ve gelişmemizin doğal unsuru acı çekmek, o ıstırabı yaşayalım ki mutluluk duyabilelim. Dalay Lama mutlulukla ilgili çok basit bir şeyi vurguluyor: “İnsanlara mutluluğun esas kaynağının yalnızca sağlıklı bir vücut ile sıcak bir kalp olduğunu fark ettirmeye çalıştım” diyerek. Hayatımızı değiştirebilecek kararlarımızın pek çoğu aslında basit olanlardır. Birilerini değiştirmeye çalışmak yerine kabul etmek gibi. Zor olanı belki de kendimizi değiştirebilme cesareti gösterebilmektir.
Annesley kitabında mutluluğa götüren altı yoldan bahseder; hygge, ikigai, pozitif psikoloji, lagom, lykke ve Budizm. Dilerseniz “Mutluluk Arayışı” isimli kitabını edinerek detaylı okuma yapabilirsiniz çünkü bu terimlerin açıklamasından bahsetmeyeceğim. Annesley, hangi alanlarla yeteneğimiz olduğunu bilip o becerileri değerli çabalara dönüştürmenin bize derin bir mutluluk verdiğini aktarıyor ve duygularımızı diğerleriyle paylaşmak, içten ilişkiler kurmak mutluluğumuza katkıda bulunuyor. Değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabullenmek ve kendimize de başkalarına da yararlı olacak olumlu değişiklikleri gerçekleştirmek Annesley’in üç boyutlu hayat tanımıdır, “Ne var ki her zaman değiştirebileceğimiz bir şey vardır, o da durumlara nasıl tepki verdiğimizdir.” Biz mutluluğu mu yoksa mutsuzluğu mu deneyimlemeyi seçiyoruz? Hayatımızın çoğu bir şeyi aramakla geçiyor bulmakla değil, aslında mutluluk da böyle bir şey. Ancak ve ancak yolda olmakla ilgili.
Esenlikler diliyorum.
Kaynaklar:
Annesley, M. (2019). Mutluluk Arayışı. İstanbul: The Kitap.
Lama, D., Tutu, D. ve Abrams D. (2017). Mutluluğun Kitabı. İstanbul: Hep Kitap.