Ellerini hiç görmedim.
Herhangi bir el gibi de betimleme yapmak tabi ki haddime değil.
Ama o ellerde avuç avuç su içmeyi düşlüyorum.
Ve bunu çok isterim çok.
Avuç avuç değil, bir avuç yeter aslında.
Hatta o elleri görmek,
Ya da bunu bir anlık düşünüyor ve söylüyor olman dahil yüreğimdeki yangınları söndürmeye yetecektir inan…
İnan ki derdim su içmek değil.
Bırakın kavrulsun yüreğim Kerbela’da bir kum tanesi gibi.
Derdim o avuçlara, o yudum suya layık olabilmektir.
Kokunu hiç duymadım.
Gül kokusuna benziyormuş öyle dediler.
Ya da gül senin kokuna benziyordur.
Gülüşünü, gülüşündeki kederi görmedim.
Halbuki bunun için ruhumu verebilirim.
Tüm zenginliğimi verebilirim.
Aslında yalnızca görmek değil,
kederine ortak olmak içindir şu halim.
Gözlerini görmedim.
Kim bilir ne şiirler yazıldı o gözlere…
Mutlak hudutsuz şiirler yazılmıştır ki,
Hep yazılacaktır o gözlere şiirler.
Lakin hangisi layık olacaktır ki bir kirpiğinin ucuna?
Gözlerin sevgili!
Gözlerindeki mana,
Gözlerindeki sıcaklık dünyanın varoluş nedenidir.
Saçların ey sevgili!
Saçlarının kokusu ve her bir teli için,
Ölüp dirilmeyi, ölüp dirilmeyi,
Ölüp onda kaybolmayı ne de çok isterim.
Ey sevgili!
Dokunduğun yerlerdeki parmak izlerine,
Gittiğin yollardaki ayak izlerine,
Tenine değen rüzgâra ve gözyaşlarının düştüğü toprağa denk gelmeyi ne de çok isterim.
Gözlerinin değdiği yerlere denk gelmeyi ne de çok isterim.
Bilsem ki böyle bir tevafuk olacak.
Vallahi gözlerimi kırpmam yatarım o toprağa,
Ölümü beklerim ey sevgili…
Naat
Yazar
Yorum yap
Yorum yap