Çevrenizde kendisini gerçekte olduğundan çok daha üstün gören, başka insanların duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını önemsemeyen kişiler var mı? Eğer varsa narsisistik kişilik bozukluğu olan birileriyle karşılaşmış olabilirsiniz.
Kendini olması gerekenden çok daha fazla beğenme ve üstün görme, başkalarıyla empati kuramama, yoğun olarak hissedilen onaylanma isteği gibi duygu, düşünce ve davranış kalıplarını içeren, genellikle ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde ortaya çıkan kişilik bozukluğuna “Narsisistik Kişilik Bozukluğu” adı verilir. Narsisistik kişilik bozukluğunun ortaya çıkmasında genetik yatkınlıklar etkilidir. Ayrıca erken çocukluk döneminde ebeveynlerin çocuğun sevgi ve empati ihtiyacını karşılamaması,onun davranışlarını yeterince onaylamaması gibi durumlarda da çocuğun benlik saygısı düşebilir. Düşük benlik saygısı da narsistik kişiliğin temellerini atar.
Kişinin kendine dair olumlu benlik algısı geliştirmesi, kendini sevmesi ve beğenmesi oldukça normaldir; hatta psikolojik olarak sağlıklı olan da budur. Kişinin kendisini değersiz ve önemsiz görmesinden çok daha olumlu bir durumdur. Ancak kişinin kendisine olan bu sevgisinin yanında diğer insanları küçük görme, empati kuramama, kendisine hayranlık duyulmasını isteme, kendini aşırı üstün görme gibi davranış örüntülerinin var olması sağlıklı değildir. Ve tüm bu durumlar narsisistik kişilik bozukluğuna yol açar.
Narsisist Kişilerin Özellikleri Nelerdir?
- Kendilerinin çok önemli olduklarına ve diğer insanlardan üstün olduklarına inanırlar. Her konuda herkesten daha fazla hakkı olduklarını düşünürler. Kendilerini özel hissettikleri için kanunlara uyma zorunluluğu hissetmeyebilir, kuralları kendi isteklerine göre esnetebilirler. Kendilerine ayrıcalık tanınmasını isterler.
- Elde ettikleri başarıları ve sahip oldukları her şeyi överler. Gerçekte yeteri kadar başarılı olmasalar bile kendilerinden abartarak bahseder ve diğer insanların da onları takdir etmesini beklerler.
- İnsanlarla kurdukları ilişkilerde kendi çıkarlarını gözetirler. Kendi seviyelerinin üstündeki insanlara saygı duyar ve onlarla iletişimde kalarak yükselmek isterler. Ancak kendileri gibi üstün insanların onları anlayabileceğini düşünürler. Kendi seviyesinden aşağıda gördükleri kişileri önemsemezler. Hatta onları kendi hizmetkarları gibi görüp özel işlerini bile yaptırtabilirler.
- Kendilerine hayranlık duyulmasını isterler. Etrafındaki kişiler tarafından onaylanma ve beğenilme ihtiyacı içindedirler. Hatta sırf kabul görmek için girdikleri ortama göre fikirlerini değiştirebilirler, birçok kimlikleri olabilir. Örneğin; dindar insanların olduğu bir ortamda dini savunan düşünceleri ifade ederken ateistlerin olduğu bir grupta ateizmi destekleyen fikirler ortaya atabilir ve ortama göre şekillenebilirler. Böylece toplum tarafından onaylandığını hissederler.
- Başkalarının duygu, düşünce ve isteklerini önemsemezler. Empati becerileri çok düşüktür. Diğer insanlar onlar için önemsizdir. Sadece kendilerini övdükleri ve onayladıkları zaman değerli olurlar. Hayattaki her şeyin en iyisini hak ettiklerini düşünürler; ancak karşısındaki kişilere bunu vermez, onları değersizleştirirler. Kendilerini her zaman daha üstün görür ve diğer insanları aşağılarlar, onları yetersiz hissettirirler. Temelde aslında kendilerini değersiz görürler ve bu değersizlik duygusunu çevrelerindeki kişileri yok sayarak açığa çıkarırlar.
- Diğer insanların kendilerini kıskandığını düşünürler.
- Kendilerine yapılan eleştirilere karşı tahammülsüzdürler. Kendilerini bir anlamda yetersiz görürler; ancak bunu belli etmezler. Her şeyin en doğrusunu yaptıklarına inanırlar. Farklı fikirlere kapalıdırlar.
- İnsanlarla kurdukları ilişkiler yüzeyseldir. Çünkü onlara güvenmezler. Kendilerini çok iyi ifade ederler; ancak konuşmaları da tıpkı insanlarla kurdukları ilişkiler gibi yüzeyseldir ve ayrıntıya girmezler. İlişkilerinde manipülasyon tekniğini kullanırlar. Başlangıçta karşılarındaki kişiye çok ilgilidirler, yoğun sevgi gösterirler. Sonrasında birdenbire bu bağı kopararak karşılarındaki kişiyi yönetmeye ve sömürmeye çalışırlar.
- İstekleri gerçekleşmediğinde öfke patlamaları yaşayabilirler. Hatalarını kabul etmez ve karşısındaki kişileri suçlama eğiliminde olurlar.
Narsisist Kişilik Özelliği Gösteren Kişilere Karşı Nasıl Davranmalıyız?
Narsisistik kişilik bozukluğu olan bireyler, kendi fikirlerine zıt bir durumla karşılaştıklarında kolayca öfkelenebilir ve karşılarındaki kişiyi haklı olsa bile suçlu hissettirerek bu kişiler üzerinde psikolojik baskı uygularlar. Dolayısıyla narsisistik kişilik örüntüleri taşıyan bireylerle iletişim kurmak oldukça zor ve yıpratıcıdır. Bu sebeple çok dikkatli olmak gereklidir. Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişilerle iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıralayabiliriz:
- Narsisist kişiyle diyalog kurarken ele aldığınız konuda kendinizden emin olun. Düşüncelerinizin arkasında durun ve konu hakkındaki kararlılığınızı narsisist kişiye yansıtın. Çünkü narsisist bireyler kendilerini her konuda o kadar güçlü görür ki siz tartıştığınız konuda haklı bile olsanız narsisist kişiye inanarak kendinizi suçlu hissetmeye başlayabilirsiniz. Bu nedenle kendinizden emin olmalı ve narsisist kişinin sizi etkilemesine izin vermemelisiniz. Benzer durumu tartıştığınız başka insanlarla olan diyaloglarınızı hatırlayın. Narsisist kişinin size uyguladığı psikolojik baskıyı başka insanlardan görmediğinizi fark edin.
- Narsisist kişiyle sohbet ederken kendinizle ilgili özel durumları paylaşmamaya gayret edin ve biraz ketum davranın. Çünkü narsisist kişi sizinle ilgili edindiği bilgileri kendi çıkarına göre kullanabilir ve böyle zayıf yönlerinizden faydalanabilir.
- Kendi hayatınızla ilgili olumlu gelişmelerden bahsederken dikkatli olun. Çünkü narsisist birey, her şeyin en iyisini kendisinin hak ettiğini düşünür ve sizin hayatınızda var olan güzel gelişmeler onu kıskandırıp kışkırtabilir. Bu durum da tatsız bazı diyaloglara yol açabilir.
- Narsisist kişiyle iletişimdeyken öfkenizi kontrol altında tutun. Onu suçlama yoluna gitmeden narsisist kişinin davranışlarının sizde uyandırdığı duygulardan bahsedin. Örneğin; “Beni küçümsediğini hissediyorum ve bu durum beni çok üzüyor.” vb.
- Söyledikleri sözleri her zaman ciddiye almayın; çünkü narsisist bireyler çoğu zaman verdikleri sözleri tutmaz ve bu doğrultuda davranmazlar. Bu sebeple onların olumlu gördüğünüz sözlerini değil, davranışlarını ödüllendirin.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Narsisistik kişilik bozukluğu ,terapi ile tedavi edilen bir kişilik bozukluğudur. Tedavi sürecinde ilaç kullanımı söz konusu değildir. Ancak narsisistik kişilik bozukluğu olan danışanlar oldukça zor danışanlardır, bu nedenle terapiyi yürütecek olan uzmanın deneyimli bir terapist olması gerekir.
Narsisist bireyler çoğu zaman terapiye gelmek bile istemezler; çünkü psikolojik sorunlarının olduğunu kabul etmezler. Ancak çok zor durumda kaldıklarında ya da depresyona girdiklerinde terapiyi kabul ederler. Terapi sürecinde çok özel bir danışan olduklarını düşünürler, terapistin de kendilerini beğenmesini isterler, hatta terapisti hatalı ve kusurlu bulabilirler. Seanslar ilerledikçe kişiliklerinde gizli kalan yönlerle tanışırlar .Ve aslında gerçekte hissettikleri değersizlik duygusu ortaya çıkar. Onaylanma ihtiyacı duyduklarını fark ederler. Uzun süren bir terapi süreçleri vardır.
Narsisistik kişilik bozukluğu, çağımızın en önemli ve sık rastlanan psikolojik sorunlarından biridir. Bu durumun önüne geçmek için, öncelikle ebeveynlerin psikolojik olarak sağlıklı çocuklar yetiştirebilmesi konusunda bilinçli olması gerekir. Çocukların büyüme çağındaki bireysellikleri dengede olmalı ve onlara paylaşımcı olmanın güzelliklerinden bahsedilmelidir. Kendine güvenen ama başkalarını da önemseyen çocuklar yetiştirilmelidir. Bu noktada empati becerisi yüksek ebeveynler olarak çocuklara model olunmalı, çocuklar sevgi ve sorumluluk bilinciyle birlikte büyütülmelidir. Çocuklar gerektiğinde onaylanıp takdir edilmeli, aynı zamanda uyulması gereken kurallar olduğu da hatırlatılmalıdır. Eğer ergenlik veya genç yetişkinlik dönemlerinde narsisistik kişilik örüntüleri varsa da bunun farkına varılmalı ve uzman kişilerden gereken psikolojik destek alınmalıdır. Böylece psikolojik yönden daha sağlıklı, empati becerisinin var olduğu huzurlu bir hayatın kapıları açılacaktır.