Kilitli kapılar ardında kalmış bir merdiven. Hep penceresinden bakardın hani bana bir şifacı gibi gelirken. Kuvvetli aşklar beslemiş vuracak kadar bakışların hatırlarım göz bebeklerinden. Merdiven altında bir şarkı çalar Sezen’den. Bir DELİVEREN.
Ne dediğini bilir bazen, ne denileni bazen duyamazım şarkı arası hepsi aşıklıktan sevmenin deli sürükleyiciliğinden… Kendince yakışanı sağırlaşmış bir cambazım. Hepsi aşıklıktan, hepsi aşkın sürükleyişi bir his yüklenmesinden…
Aşık olanı merdivenlerdeyken kimse mi anlamaz? Koymuştum adını bir zamanlar patavat. Bilirsin ki olmaz. Tramplensiz cümlelerden merdivenden aşka atlanmaz. Kendisiyle ilgili her şeyden gitsen, hiç keşke delil o merdiven değildi de desen n’olur sevdiğim. Ne olurdu ki demesen? Her şeyi bana deyiveren, o bir deliveren deliveren…
O bakışların. Bir erkeğin adıma günlükler tutuğu, ben bir zamanlar sevdiği işte “O KADIN”IM. Yine mi çiçek der ya Sezen. Farkında olduğundan dahi daha bir güzelim.
Merdivensizken bile açan bir çiçeğim ki seninle. Lütfen beni itimatımın tabiatına tekinsiz hapsetme. İtimatımın tabiatına tekinsiz gelen, bu kaçıncı basamak hayallerimin merdivenine bu kaçıncı adımlamak senin adını sararken böylesine zihnime.
İçerde kimse yok. Bakma sen. Bakmasan da kapılar mühürlü hatıralarla bilirsin geceden.
Açık oturum kalbime ne zaman aklıma gelsen bir kalp nakli gibi düşünsem bir senin kalbin oturur, tam anlamıyla kalbime. Sevgililer gününe kutsaldır ya o anılar. O kapalı kilitler ardına dayalıdır da merdiven. Anılar üzerine tutulan anahtarlı bir günlük. Hafifçe esen rüzgara karşı taşın arasına saklanmış kara kaptan o defter… Aşka yelken fora bir merdiven ve O DEĞİRMEN!
Sesimi duyan yok. Ne yaparsa yapsın der zihnim keskin çetrefili. Bir filmde yer alır ya O KADIN, şarkıları bir yandan ruhumun yaralarını sarar, besler, anla ki SEZEN’DEN. Çıkamaz basamaklarını takati kalmaz anıların bir merdivende seni düşünürken Kalabalık içinde kalsa dahi aleni, düşüncelerim…
Sevmenin tadını almış olmak var ki senden. Çelişmiş yaşlarımız ne de sevmiş olsak da anılarımız çelişmiş. Merdiven altında gözyaşlarımız halbuki ne çok sevişmiş. Kuru bir çiçek açmış da şimdilerde merdiven altı yalnız kalmış bir deliveren. Konuşsa da dile gelse. Nedense…
Bazen aklıma düşer, kilitli kapılar pencerelerden bakarken ben. Her penceresinden bakardım sana, hayatımız pahasına o değirmenin anısına. Sen bana gelirken. Düşersin merdivensiz aklıma. Şimdi neden merdivensizsin? Bilmeyeceksen… Neden aşk duraklarında bekleyensin? Sor bir kendine istersen.
Seni bekleyişimi bilmeyeceksen. Bir ses duy Allah’tan ve şöyle de hatırana lütfen:
“O ses şimdi yaralı. Bu kaçıncı sarılan yaranın hangi kalanı? Allah’ım anahtar sende mi kaldı? O kalbimde, o kadın nasıl da vardı! Allah’ım anahtar sende mi kaldı?”
…
Merdivenden seslenişimi şimdi hatırladın mı? Koşarak gelirdim sana. Seslenişimi hatırla.
“NEDEN BENİ SEVDİN Kİ SEN?
NEDEN BENİ SEVDİN Kİ SEN?”
Canın sağ olsun…
O KADIN VE BİR DEĞİRMEN.
Yazarken, Sezen Aksu’dan dinlerim de DELİVEREN.
Sevgiler…