Daha önceki yazımda 1. bölümünü okumalarınıza sunduğum “Neden kilo almıyorlar” adlı yayınımın 2. bölümü ile yine beraberiz. Bu bölümde anlayış bütünlüğünde eksiklik yaşarsanız, bir önceki 1. bölüm olan yazımdan destek alabilirsiniz.
Belirli kilo ağırlığını koruyan insanlar bunu nasıl yapıyorlar?
Bir kısım insanlar, hiç kilo almak vermek gibi bilinçdışı bir bilgiyle ilgilenmeden, geçmişlerinden süregelen alışkanlıkları ile bu durumu en iyi yöneten şanslı kişiler diyebileceğimiz bir grup. Aldıkları enerji ile harcadıkları enerjiyi hiç farkına bile varmadan hayatları boyunca mevcut durumlarını sürdüre gelmişler. Dönemsel olarak fazla olmayan miktarlarda kilo aldıkları görülse de bu tür insanlar, genellikle yoğun bir işle meşgul olduklarında, üzüntü, heyecan, stres veya psikolojik herhangi bir problem yaşadıklarında iştah problemleri yaşadıkları için, zaman zaman aldıkları birkaç kiloyu da fark etmeden vermiş oluyorlar doğal olarak.
İkinci bir grup da ailesinden ve çevresinden zamanla oluşturduğu sağlıklı alışkanlıkları da yaşam koşullarına uyarlayıp, aldığı enerjiye ve harcadığı enerjiye daima dikkat edip, zaman zaman birkaç kilo alsa da bunun tedbirini alıp kendini disipline etmeyi başararak ideal kilo aralığını korumayı başarmıştır.
Kilo alıp vermek sadece bilimsel verilere mi dayanıyor?
Teknik olarak bakıldığında, harcanılan enerji alınan enerjiden fazla olduğunda kilo kaybı, tam tersi durumunda kilo alımı gerçekleşir. Bu bilgi doğru ve mantıklı olsa da kişilerin yaşam koşulları, metabolizma hızları, genetik faktörleri, hareketlilikleri, yeme şekilleri, su tüketimleri, sağlık problemleri, psikolojik problemler, yaş, cinsiyet gibi birçok etken bu durumda farklılıklara yol açabiliyor. Aynı cinsiyette, aynı yaşta hatta görünürde hiçbir sağlık problemi olmayan iki kişi, bir süre boyunca aynı oranda ve aynı çeşit besin ve su tüketip, gün içinde tamamen birlikte farklı olmayan hareket çeşitliliğinde enerji tükettiklerinde dahi harcadıkları enerji miktarı farklılıklar gösterebilmektedir. Bu durum, genel olarak belirlenen erişkin kadının veya erkeğin alması gereken kalori miktarı gibi matematiksel çizelgenin doğru olmadığını ispatlar niteliğine sahiptir.
Bilinçaltının beslenme düzenindeki rolü nasıldır?
Bilinçaltı, geçmişten gelen alışkanlıklarımız, duygu tutum değişikliklerinde ki davranış durumlarımızın bizlere iyi hissettirdiği, güvenli gördüğü alışkanlıkları devam ettirmemiz için daima bir baskı içerisindedir. Küçük bir çocuk gibi olduğundan, konfor alanının dışında bir tutuma alışması için doğru olan davranışları alışkanlık kazanıp ona bu durumun sağlıklı ve güvenli olduğunu ispatladığımız takdirde, yanlış alışkanlıklardan kurtulma şansımız olacaktır. Şu son zamanlarda söylenen “önce beyninde bitireceksin” veya “iş önce beyinde başlar” şeklinde sözler duyarız. Duygularımızı ve beynimizi tanımadığımız ve eğitmediğimiz zaman, eğitim görmemiş küçük bir yaramaz çocuk gibi bilinçaltımız bizi kontrolü altına alır. O halde onu biz tanıyıp kontrolü elimize almalıyız, değil mi? Sadece kilolarımıza değil, her problemimizi mantıklı şekilde çözebilmek için bu eğitim gereklidir.
Diyet yapmalı mıyız?
Diyet yapmak oldukça yanlış bir tutum olduğu gibi, ileriki dönemlerde kilo almayı kolaylaştırır. Herhangi bir sağlık durumu veya özel bir durum için gerekmediği sürece kesinlikle diyet yapılmamalıdır. Bunun yerine doğru beslenme alışkanlıklarını ve de daha fazla hareketli yaşam tarzını hayatımıza dahil ettiğimizde, zamanla sağlıklı beden aralığına ulaşabiliriz.
Kilosu normal verilerde fakat sağlıksız bir yaşam süren bireyler kilolu bireylerden daha sağlıklı mıdır?
Düzenli egzersiz yapan, sağlıklı beslenme alışkanlığına sahip, çeşitli durumlardan dolayı kilo problemi yaşayan insanlar, normal bir kiloda olup sağlıksız yaşam tarzına sahip bireylerden daha sağlıklı olma durumları daha yüksektir. Kilolu olmasalar dahi, bu kişilerin sağlıksız tutumları onların zamanla metabolik hastalıklara yakalanma risklerini artırır.
Kısacası kilo problemi; matematikseldir fakat her şeyimizin diğer insanlardan farklı olduğu gibi, enerji ihtiyacı ve enerji harcama miktarı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Aynı kriterlere yakın A kişisi 1700 kaloriye ihtiyaç duyarken B kişisine 1200 kalori yeterli gelebilir (rakamlar semboliktir). Matematiksel olmanın yanında psikolojik durumlar, bilinçaltı faktörleri, yaşam koşulları da yukarıda bahsedilen faktörlerin hepsi birbirini tamamlar niteliktedir.
Umarım bu yazım sizlere bir nebze olsun faydalı olmuştur. Sağlıklı günler dilerim.