Bu güne kadar insanlık hep aynı kuralları oynamıştır, oyuncularını değiştirerek.
Şu cümleyi çok duymuşumdur; “her şey bizim (insan) için” diye, ama üzerimize alınmayız! Başkalarının üzerindeki giysiyi hayalimizde üzerimize giydirip, yakışıklı ya da yakışıksız olduğunu anlarız! Başkalarının acılarını ise; “Ben olsaydım taşırdım yada taşıyamazdım” diyerek yargılarız!
Bir de; çirkin bir durumda olduğunda yaşananlar… Kendinizi o çirkinliğe layık görmediğinizden, “Biz olsaydık durum zaten bu olmazdı” diyerek kendimizi kutsarız…
Hayatın kulağı keskin, intikamı çetindir! Ağzından çıkan her cümle ki; düşüncen dahi birer imtihana dönüşür! Hayat ödeştirmeden, seni eşitlemez.
Kalbi merhametli, kendini bilen vede savaşmayı sevmeyen bir tipim! Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti ile, kendi kabuğunda, dışa sert, içine yalın ruh haliyle yaşayan bir tip!
Neden bize dokunmayan yılan bin yaşasın? Biz hariç diğer canların taşıdığı kalp DEĞİL mi? Yıkıldığı gurur, acı her dilde ve inançta aynı acı DEĞİL mi ?
Evet aynı… Öyleyse yılan yılanlığını yapsın yaradılış nedeniyle, insan insanlığını…
İnsanı severim, din, inanç, kültür, yöre ayrımı yapmadan. Bildirim ki; her insan doğduğu atmosferin havasına bürünür. Asıl insanı yargılayıp, ötekileştirmek insan öznesine aykırı bir durumdur. İnsan kalbi ile insan, insan merhameti ve vicdanı ile insan. Öteki hal ise kaba göre şekil alan insan!
Konumuz nefret! Aşk kadar, sevgi kadar, yaşamak kadar gerçek bir duygu… Bu duyguyu beslemek, en güzel sofralara zehir katıp izlemek gibi bir şey! Öleceğini, ölmese de sürüneceğini biliyorsun !
Eğer yılanlara yaşa derseniz gün gelecek şefkat dolu gönüller de dahi nefret açacak ve o nefret ki; sevgi dolu olsanız dahi bunu bir balon gibi düşünün: Nefret ise balona açtığınız delik, sevgiyi besleyen iyi niyetler hava gibi o delikten sızacak ve siz sönmüş bir balon gibi kendi kalbini yiyen bir insana dönüşeceksiniz! O yüzden; kimse demesin; “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” Bin uzun bir süre size de dokunacak, sizi de acıtacak, kanatacak zehirleyecek… Kendinizi korumak için doğruyu koruyun. Doğruyu koruduğunuzda zaten insanlığı korursunuz.
Haa bir de şu aşk illeti var! Gözü kör, aklı sağır eden bir sonraki aya bu konuyu ele alacağım.
Çünkü; kalpte taşınan her duygu inan aşk değildir. Aşkı, hayranlık, ilgi sempati, değer, güzellik, ulaşılmazlıkla karıştırmayın. Aşk geldi mi gitmez. Öyle senede bir iki de gelmez…
Takipte kalın hoşça kalın! Sevgiler saygılar.
İnsanın içine kalp gizlediler, bedenin içine insan! Kalbi et parçasına çeviren, bedeni insan gören nasıl olsun insan?
Eyvallah!
Güzel bir makale okuduğum için değerli yazarımıza teşekkür ederim.
Güzel bir pencereden, güzelliklere değinilmiş…
Devamını bekliyoruz…
Yüreğinize sağlık yürekten kaleme dökülen her kelime ayrı bir anlam katıyor makalenize, diğer ay aşk illetindeki makalenizde buluşmak dileğiyle ✍️👏
Kalemine yazdıran hislerine duygularına ve emeğine sağlık … çok güzel anlatmışsın. Herşey gönlünce ve kalemin dâim olsun 👏✍️
Yüreğinize gönlünüze sağlık. Çok güzel bir yazı okdum. Kaleminiz daim olsun değerli yazarımız. Huzurlu günler diliyorum