Suzanne Collins’in ‘The Hunger Games’ adlı romanından uyarlanan ‘Açlık Oyunları’
filminde distopik bir dünya ile tanışmıştık. Açlık oyunlarına katılan oyuncuların hem hayatta kalma mücadelesini izledik filmde hem de bir üst akıl tarafından tasarlanmış dünyalarını… Yapay bir ay, yapay yağmurlar, yapay doğa olayları ve niceleri… Şimdi ise bu hayali senaryonun gerçeğe dönüştürüleceği vaat ediliyor Suudi Krallık tarafından. Bu ütopyanın adı ise; NEOM!
Arabistan’ın Ürdün ve Mısır sınırında kurulacak Neom şehir devleti, ‘tarihin en pahalı yatırım projesi’ unvanına sahip. Tam 500 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz.
Neom’un arkasında İsrail, Amerika, Rusya gibi projenin finansörlüğünü üstlenen ülkeler var. Elbette ulaşmayı müşahede ettikleri pek çok emeller ve planlar ile… Aynı zamanda Neom projesi ‘Yeni Filistin’ olarak da anılıyor, Washington Post’un yazdığı gibi ‘Robotların Mekkesi’ olarak da… ‘Yeni Filistin’ olarak anılmasının nedeni elbette İsrail! Kızıldeniz’in kıyısına inşa edilecek bu şehir, aslında Yahudiler için çok kutsal bir alan anlamına geliyor. Çünkü Neom şehrinin olduğu bölgede, kendileri için mukaddes sayılan ‘Sina Dağı’nın da olduğu düşünülüyor, ki bu durumla ilgili pek çok komplo teorisi üretildi bile… ‘Robotların Mekkesi’ olarak anılmasının nedeni ise dünyada robotların insanlardan daha fazla olacağı tek yerin Neom olacak olması. Binaenaleyh insan gücüne duyulan ihtiyaç oldukça az olacak. Bu robot şehirde ders veren hologram öğretmenlerden karşılıklı sohbet edebileceğimiz robot çalışanlara, yapay dinazorlardan yapay yağmurlara ve yapay aya kadar her şey ‘Açlık Oyunları’ filmindeki gibi şimdiden tasarlanmış durumda.
The Wall Street Journal’ın haberine göre; Japon teknoloji şirketi Softbank, bilim kurgu filmlerini aratmayacak bir projeye imza atacak Neom şehrinde… Şirket genetik mutasyonla insan gücünü ve zekasını geliştirecek çalışmalar yapacak. (ya da istenildiği gibi değiştirecek!) Aynı zamanda Neom halkının kullanacağı ilaçlar kişiye özel üretilecek. Orada doğanların genetik yapısı değiştirileceği için insanlar sözde daha sağlıklı ve uzun ömürlü olacak.
Aldous Huxley’in yazdığı ‘endişe çağının başyapıtı’ olan ‘Cesur Yeni Dünya’ kitabında da benzer bir kurgu anlatılır. Geçmişin tamamen yok sayıldığı yeni bir dünya düzeni tasarlanmıştır üst akıl tarafından. Bu minvalde insanların hayatına onlar henüz bir embriyo iken genetik mutasyonla şekil verilir. Amaç ise herkesin kurallara biat ettiği standart insanlar üretmek ve sistemi muhafaza etmektir.
Ne Huxley’in ‘Cesur Yeni Dünya’sı, ne de Collins’in ‘Açlık Oyunları’ amaçsız yazılmış bir hayal ürünü değil. Hatta bir de bu seriye Wachowski kardeşlerin yazıp yönettiği ‘Matrix’ filmini de eklemekte yarar var. Nitekim Matrix filminde felsefe ve din birleştirilerek gerçeklik sorgulanıyordu. Yapay zekaya yani sistemi yaratan mimara başkaldıran bir ‘Neo’ karakteri ile tanıştırılmıştık. (Ki bu karakter belki gelecekteki bir kurtarıcıya işaret ediyordur!) Bu 3 yapıtın ortak noktası ise, yeni bir dünya düzeni!
Hep söylerim, geleceğimizi okumak için bilim adamı olmaya gerek yok. Biraz Hollywood filmi, biraz bilimkurgu kitabı geleceğe dair planları çarşaf gibi önümüze seriyor zaten, marifet okuyabilmekte…
O zaman tekrar soralım; Neom projesi masum mu? Cevabı siz verin…