Non- Pragmatizm, Plus Sekülerizm ve Kazan Kalaylaması Üzerine

Bahri Demir 511 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Dinin eğitimdeki yeri din toplumdaki yeri hakkında önemli bir şey söyler. Greir Skeie’ye ait olan bu söz aslında post sekülerizmle dinin toplumdaki yerinin tekrar gündeme gelmesi ardından söylenmiştir. Din eğitimini kamusal alanda yasalaştıran kanunlara bakıldığında bu kanunların hali hazırda dini hassasiyetin yoğun olduğu dönemde ortaya çıktığı görülmektedir. Demek istediğim şey şu, 2024’te yeniden yasa hazırlansa yine 1924’te olduğu gibi din eğitimi ilk ve orta dereceli okullarda okutulan zorunlu derler arasında olur muydu? Bu din eğitimciler ve ilahiyatlar için nasıl bir hüsran olurdu acaba? Dolayıyla din eğitimin hukuki temellerini bugün konuşuyor ve ona yaslanıyor oluşumuzun nedeni aslında bu temellerin bugünün toplumundan yıllar önce yapılmış olmasıydı.

Post sekülerizim, post plus sekülerizm, post sekülerizm ve neoliberal din eğitimi vb. diğer modern şeyler… Sadece toplumsal bir değişmenin sonucu olarak yeni toplumların yeni kimliklerini oluşturuyor. Buna ayak uyduramaya çalışan diğer pek çok sosyal ve fen bilimleri de terminolojisini ve teorilerini değiştiriyor. Nitekim din eğitimine bakıldığında çok uzun yıllar boyu tek din ve mezhebin dini bir eğitimi yapıldıktan sonra şimdilerde artık çoğulcu bir yapıya kendisini kaydırmış durumda. Confessional diğer adıyla mezhebi ya da separative ve denominational RE, non-confessional diğer adıyla dinler arası ya da integrative gibi kavramlar ve yeni yaklaşımlar hep bu değişen toplumun sonucu olarak ortaya çıktı. 1950’de Kırşehir’deki bir köy okulunda Learning from RE’diye bir tabir de kullanılmaz, bilinmez ve hatta gerek de duyulmazdı.

Bu gerekli miydi peki? Gerçekten böylesi bir değişimi gerek var mıydı? Maalesef vardı. Nispeten pragmatik boyutta değil ontolojik boyutta vardı. 1960’larda İsviçre’de ortaya çıktığı ifade edilen çoğulcu din eğitimini şu an bizim kullanıyor olmamız din eğitiminin hala ülkemizde yapılıyor olmasını ve bir şeyler söyleyebilmesinin hakkını verdi. Bu değişim ve entegrasyon sadece eğitimin dini alanında değil ilahiyatın ve bence sosyal bilimlerin tüm alanları için geçerli hale geldi. Zaten gerçekte bir şey faydalı olduğu zaman var olabilir. Metaverse ilk zamanlar yenilikçi ve iddialıydı ama ne yazık ki kamusal alanda faydası yoktu. Bir balondu patladı gitti. Örnek belki çok gereksiz ve alana uzak ama şeylerin gelecekteki mevcudiyeti açısından anlaşılabilir.

Her neyse… Burada faydalı olan iyi, iyi olan da faydalı mı? gibi Etüprotik ve etik bir tartışma da başlanabilir ancak gerek yok. Bir yenilik, çağa oldukça romantik gelebilir, sevilir ve değer görebilir ancak faydasız ve manasız bir yenilik döneminde hapis kalır.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Bahri Demir
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version