TAKINTI HASTALIĞI – OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
Hayatın her döneminde karşılaşılan olaylar karşısında endişe duymak, evhamlanmak son derece sağlıklıdır. Çoğunlukla kişi bu gibi durumlarla baş ederek, bu duygularını geride bırakır ve gündelik yaşamına devam eder. Ancak bazı kişiler bu durumun normal olmadığını bildiği hâlde endişe ve takıntılarına devam eder.
Tıpta obsesyon olarak bilinen takıntılı olma hâli, kişinin zihninden atamadığı, kişinin isteği dışında ısrarlı ve zorlayıcı bir şekilde aklına gelen, kişi tarafından saçma ve mantık dışı olarak görülen, anksiyete (kaygı) ortaya çıkartıcı ve yineleyici özellikteki düşünce, dürtü ya da imgeler olarak tanımlanabilir. Kompulsiyonlar (zorlantı) ise kişinin, obsesyonlarına yanıt olarak ya da belirli kurallara göre gerçekleştirmek zorunda olduğunu hissettiği, yineleyici törensel davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olan bir kişi, çok ciddi bir zaman dilimini bu yakınmaları ile uğraşarak geçirir. Kişinin olağan günlük işlerini, mesleki görevlerini ya da olağan toplumsal etkinliklerini önemli ölçüde bozar. Kişinin kendi isteği dışında aklına gelen bu durum, kendisi tarafından mantıksız bulunsa da kişi, bu düşüncelerden uzaklaşamaz. Bu da kişinin kendini huzursuz ve sıkıntılı hissetmesine neden olur.
Kişinin kendisini sıkıntıya sokan düşünceler olarak tanımlanabilen obsesyonun yaygın görülen belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
- Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma,
- Başkasına zarar vermekten korkma,
- Hata yapmaktan korkma,
- Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma,
- Günahkar düşünmekten korkma,
- Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı,
- Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı.
Yaygın Kompülsiyon Belirtileri
- Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama,
- El sıkışmayı veya kapı koluna dokunmayı reddetme,
- Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme,
- Rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma,
- Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme,
- Belirli bir sıraya göre yemek yeme,
- Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma,
- Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama,
- İşleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı,
- Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme.
En sık görülen Obsesif Kompulsif Bozukluk, kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonudur. Kişi genellikle ocak, ütü, kapı ya da kilit gibi nesneleri açık bırakmış olabileceğini düşünür. Bu durumun üstesinden gelmek için tekrar tekrar bu nesneleri kontrol eder. Bazı durumlarda kişi, aracının kapısını kilitlediğinden emin olmak için 3-4 kez evinden aşağı inebilir. Bazı kişilerin ise dokunma ile ilgili kompulsiyonları bulunur. Bu durumda kişi eylemlerinden önce kendince önemli olan bir nesneye dokunma ihtiyacı duyar. Kişinin yaşam kalitesinin bir hayli düşmesine neden olan bu durum, zaman zaman kişinin yaşamsal aktivitelerini dahi etkileyebilir. Çocukluk çağlarında başlayabilen obsesif kompulsif bozukluk, oldukça ağır seyredebilen psikiyatrik bir bozukluktur. Farklı bir deyişle OKB, çoğunlukla 7 ila 12 yaşında başlar. Çocukluk döneminde erkeklerde daha sık görülen obsesif kompulsif bozukluk, ergenlik dönemine gelindiğinde kadın ve erkek cinsiyetinde aynı oranda görülür. Son yıllarda daha sık görülen bu hastalığın günümüzde yetişkinler arasında görülme sıklığı %3 civarındadır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nasıl Tedavi Edilir?
OKB kendi kendine geçmez, bu yüzden tedavi edilmesi önemlidir. En iyi tedavi yöntemi ilaç ve Bilişsel Davranış Terapisidir. Kronikleşme yani müzmin hale gelme olasılığının yüksek olması tedavinin önemini arttırmaktadır. Ayrıca erken teşhis her zaman tedavi süresini kısaltır.
İlaç Tedavisi
Özellikle serotonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar OKB tedavisinde oldukça yararlı olmaktadır. Serotonin Geri Alım Engelleyiciler adı verilen bu grup ilaçlar OKB tedavisinde yaygın ve başarılı şekilde kullanılmaktadır.
Tedavinin ilk günlerinde hafif bulantı, baş ağrısı, uyku bozukluğu, midede huzursuzluk gibi geçici yan etkiler ile hastaların çoğunun dile getirmeye çekindikleri cinsel yan etkiler görülebilir. Ancak bu grup ilaçlar genellikle hastalar tarafından kolaylıkla kullanılan ve kullanımları sırasında bir sorun yaşanmayan ilaçlardır.
Etkilerinin görülmesi için iki hafta kadar beklemek gerekir. İlacın etkili olup olmadığına karar vermek için en az 10 hafta süre geçmesi beklenmelidir. Etkili olduğuna karar verilirse tedavinin gerekirse günlük doz arttırılarak en az iki yıl sürdürülmesi gerekir.
Bilişsel Davranışçı Terapi
Obsesif hastalar kaygı verici düşünceler ile bu düşüncelerden kaçarak ve kaçınarak başa çıkmaya çalışırlar. Ne var ki düşüncelerden kaçmaya çalıştıkça bu düşünceler daha da artmakta ve böylelikle kısır bir döngü oluşmaktadır. Davranış tedavilerinde amaç hastayı kaygı veren ve kaygı oluşturduğu için kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle (obsesyonlar) karşı karşıya getirmek ve bu karşılaştırmanın oluşturduğu kaygıyı azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı davranışları (kompulsiyonlar) engellemektir. Bilişsel ve davranışçı terapiler hem hastalığın tedavisinde hem de özelikle tekrarlamaların önlenmesinde çok önemli bir yer tutmakta, tedavide bazen tek başlarına bazen de ilaç tedavileri ile birlikte kullanılabilmektedirler. Bilişsel Davranışçı Terapi tedavi seçenekleri arasında en önemli yeri tutmaktadır.