Çocukluğumuza dair travmatik anılar derinlere gömülmüş gibidir. Bu geçmiş anımıza benzer bir durum yada onu hatırlatacak bir durumla karşılaştığımızda ortaya çıkarlar. Mutlu bir çocukluk geçirdiğine inanan birçok yetişkin, ebeveyn olduğu zaman ihmal ve duygusal istismara maruz kaldığını anlıyor.
Çünkü en çok çocuğumuzla olan yaşantımız bize kendi yaşantımızı hatırlatır, derinlere gömülmüş anılarımızı ortaya çıkarabilir. Örneğin, çocuğumuz büyüdüğünde okul çağına geldiğinde ödev yapma ile ilgili bir travmatik bir anımız varsa hiç baskı davranırız. Çünkü bilinçaltındaki çocukluğumuz onu iyileştirmek için devreye girer ve aktarımlar yapmaya başlar. Fakat ödevle ilgili bir travmatik deneyimimiz yoksa ödev yapma konusunda çocuğu baskılarız.
Çocukken bize yapılan haksızlıklar üzerine gidip onlarla yüzleşmemiz gerekiyor. Bu da ebeveyni idealize etmekten vazgeçmekle başlıyor. Mükemmel değillerdi, bilinçsizce davrandılar. Aynı davranışları sergilemek çocuğumuzda ayın yaraların açılmasına neden olur. Sağlık ebeveyn yada eş olabilmek için büyüdüğünüzü kabul edip ayrışmanız gerekiyor.
Acıyı bastırmayı seçtiğinizde ise, içinizdeki çocuğun geçmişte maruz kaldığı davranışlardan farklı davranışlar sergilemek zorlaşır çünkü bu farklı ve daha ideal gibi gördüğünüz davranışlar size devamlı olarak acınızı hatırlatmaya devam eder.
Bazen ufak olaylara büyük bir tepki veririz ve bu tepkinin tam olarak nereden geldiğini anlamlandıramayız. Bu tarz anılar bilinçaltımızda olduğundan biz hatırlayamayız ve bu yüzden de sebebini anlayamayız. İşte bu durumda bilinçaltımızdan fırlayıp gelen ebeveyn harekete geçmiş demektir.
Peki bu durumla nasıl baş edeceğiz, kendimizi nasıl iyileştireceğiz?
Tetiklenen duyguların üstüne gidip bu duygu bana nerden tanıdık deyip yüzleşmemiz gerekiyor. Bu durum hemen bir an da geçmez biraz sabır gerekir. Anılardan ve duyguların içinden geçmek kolay değildir.
Fiziksel olarak doğumumuz birkaç saat sürebilir, fakat psikolojik olarak doğmamız hayat boyu süren bir işlemdir.
(Dr. David Richo)