Mum ışığı ezberinde yolunu aydınlatır,
Parolanın iki yarısı ninni sözleri,
Tedavülden kalkmış.
Kim öğretti portakala mırıldanmayı,
Saydam bir hava kendini aldatan,
Çanlar bu şehrin sesini açamadı.
Hiçbir şeyin yaşını tahmin edemiyorsan,
Tanrıyı tanıyamazsın ve tanımlayamazsın,
Duvarlar yüz yıllıktır gravür elli,
Aykırı yabani otlar,
Maun ağacı, ardıç kuşu, çelik saat,
Şehre demir atmış hayatları kovalayan,
Her adım kendi içinden dönüyor,
Darağacına.
Bazı başarısızlıklar iyi,
Diğerlerinden daha iyi,
Bazen,
Kurallar kılıf buluyor kendine,
Savunmasız metal parçaları uykuda,
Makineler aynı işi konuşan labirentler,
Kimsenin adının üzeri çizilmemiş.
Emek hep kemiklerde, tekrarın çok ötesinde,
Flamalar aldırmıyor türbülansa düşme tehlikesi yok,
Broşürler ertesi güne tel geriyor.
Kendi sonlarını hazırlamak için hiç var olmadan,
Başını nereye çevirsen bir kurgu,
Şehri nereye çekersen içinden terler boşanıyor.
Seni yarım bırakmaz.
Sevimli bir oyuncak, onu seversen.