Ölümün farkında olmak, insanı diğer canlılardan ayıran niteliklerinden biridir. Kendi ölümümüz ve sevdiklerimizin ölümü yaşanacak olan bir gerçektir. Karşı koyulamaz bu farkındalık, insan yaşamında önemli etkilere sahiptir. Sonluluğun bilincinde olmak ‘‘ölüm kaygısı’’ olarak adlandırılan kişinin kendisinin, ailesinin ve etrafında bulunan değer verdiği insanların ölmesinden korkmayı barındıran rahatsız edici düşünceleri beraberinde getirebilir.
Sizin için değerli olan insanlar hasta olduğunda veya kaza geçirdiğinde onların ölümlerinden korkmak normaldir ancak sevdikleriniz sağlıklı ve güzel bir hayat geçirirken onların ölümlerinden korkmak kaygı barındırır. Kaygılanmanıza neden olacak gerçek bir durum meydana gelmediği halde bunun üzerine yoğunlaşmak temelde kendi varlığınızla ilgilidir. Kaybetmekten korktuğunuz kişi hayattayken ondan sevgi almak, destek görmek, yaptıklarınızı onun bakış açısıyla büyütmek ve gününüzü onunla geçirmek bildiğiniz ve kendinizi güçlü hissettiğiniz bir alandır. Zihnin sevdiklerini kaybetme düşünceleri içerisinden çıkamayışı ise kişinin onların varlığında tanımladığı ve aşina olduğu özellikleri kendi başına karşılayamayacağı, bilmediği bir alanla baş edebilmek için ruhsal ve fiziksel olarak yetersiz kalacağı düşünceleriyle ilişkilidir. Bu noktada kendine yetebilmek önemlidir. Kendine yetmek kavramı çoğu zaman bağını koparmak ve izole bir yaşam sürmek şeklinde algılanır. Ancak bu kavramda bahsedilen, kişinin kendi davranış ve düşüncelerine güvenmesi, problemleri çözebileceğine inanması ve sahip olduğu kaynakları kullanma becerisi ile ilgilidir.Ölüme yönelik kaygı sevdiklerini kaybetme korkusu dışında kişinin kendi ölümü hakkında zorlayıcı düşüncelere sahip olması şeklinde de kendini gösterir. Düşüncelerle yüzleşmek, zihni kurcalayan inançları iyi ve gerçekçi bir biçimde tanımlamak kişinin kendi ölümüne yönelik kaygıları dizginlemesi için alan açar. Ölüm birçok belirsizliği içerisinde barındırır ancak bu durumla ilgili kavramların kaygı oluşturması, kişinin kendisine yakından bakması için bir araçtır. Kendi yaşantınızda tamamlanmamış ilişkilere, karşılanmamış ihtiyaçlara ve suçluluk duyulan yaşantılara yönelik acı çekme korkusuna bakmanın gerekliliği bu yolla yüzeye çıkar.
Ölüm kaygısı farklı boyutlarda olmakla birlikte her insanda bulunur. Bu kavrama yönelik alınan yapıcı tavır, gerçeği kabul ederek yaşamı verimli geçirmek, haz peşinde kaybolmamak ve eylemleri belirli bir amaç ve anlam çerçevesinde gerçekleştirmek için fayda sağlar.