Merhaba,
İnsan ticareti suçlarını konuşmaya devam edelim. Bu ay ki konumuz organ ve doku ticareti. Öncelikle belirtmek isterim ki organ nakli hassasiyet gerektiren önemli bir konudur. İnsanların hayatlarını kurtaran bir durumdur. Tüm insanların bu konuda duyarlı olması ve iş birliği yapmaları gerekir. Sonuçta söz konusu olan bir insanın hayata tutunmasıdır.
Yapılan tahliller sonucunda alınan örneği uyumlu olan kişi yani donör, şayet onayı var ise bağışçı olabilir. Ancak organ bağışı şeklinde olmalıdır. Doku ve organ ticareti suçtur. İnsanlar bağış yapabilir. Yaptıkları bu bağışın karşılığında herhangi bir çıkar elde etmeleri kanunen suçtur.
Bizim burada konuştuğumuz konu ise daha farklıdır. Organ ve doku ticareti amaçlı yapılan insan ticaretinde donör dediğimiz kişinin hiçbir hakkı bulunmaz. Hatta çoğu kez operasyon sonrasında hayatta da kalamaz.
Günümüzde teknolojik gelişmelerin de etkisi ile geçmişte mümkün olmayan pek çok tedavi yapılabilir duruma gelmiştir. Organ nakli de bu tedavilerden biridir. Organ nakli hem canlı kişilerden hem de ölülerden yapılabilir. Ancak canlılardan alınan organların daha iyi sonuçlar verdiği de bilinmektedir. Organ bağışı sayısı ise dünyanın hiçbir yerinde yeterli düzeyde değildir. Üstelik bazı organların kişi hayatta iken verilmesi de mümkün değildir. Organ ticareti suçu hastaların çaresizliğinden, tıpta yaşanan teknolojik gelişmelerden, nakledilecek olan organların eksikliğinden ve bu arz talep olaylarının suç örgütlerince suistimalinden doğmaktadır. Yıllarca beklemek istemeyen ya da beklese bile gerekli organı bulamayacağından korkan ve bu süreçte çekeceği acıları dindirerek hayatta kalmak isteyen kişiler, ihtiyaç duydukları organ için istenen bedeli karşılayacak güçte iseler yasa dışı yollardan bile olsa organ naklini gerçekleştirebilmek için suç örgütlerinden yararlanırlar.
Dünya genelinde yapılan böbrek nakillerinin yaklaşık %10’u organ ticareti sonucu gerçekleşmektedir. İnsan Ticareti Protokolü’nde bir kişinin organlarının kendi iradesi dışında alınması insan ticareti olarak değerlendirilmiştir. Kişini kendi rızası ile organını bağışlaması insan ticareti olmamakla birlikte kişinin organını satması suç kapsamında değerlendirilmektedir. Burada kişinin rızası olsa bile bu iradenin herhangi bir şekilde etkilenmiş olması ya da süreç ve sonrası hakkında yeterli bilgisinin olmaması durumu varsayıldığında suçun oluştuğu kabul edilir. Bu suçun yapılma nedeni menfaat kazanmaktır. İnsanların sağlıklarına kavuşması bu işin faillerince önemsenmemektedir. Organ ve doku ticareti hakkında en az araştırma yapılan insan ticareti alanıdır. Bu suç profesyonel yardım alma, eğitimli insanlardan yararlanma, organize şekilde çalışma gibi özellikleri ile diğer insan ticareti suçlarından ayrılmaktadır.
Organ bulma yöntemleri;
- İnsanları organ vermeye ikna etme; fakirler, kandırılanlar, suçlular
- Kimsesiz insanları bulma
- Zor durumda olanları bulma
- Kandırma; Romanya’da ailelerinden evlatlık olarak alınan çocukların İsrail’e getirilerek organlarının alındığı tespit edilmiştir.
- Çalma; Ukrayna’da trafik kazalarında yaralananların ve ölenlerin organlarının çalındığı belirlenmiştir.
- Akrabalarını ikna; akrabaları tarafından suç örgütlerine satılan çocukların varlığı da bilinmektedir.
- Hile; sokaklarda gündelik iş bekleyenlerinde işe götüreceğiz diyerek kandırıldıkları ve sonrasında zorla organlarının alındığı örneklere rastlanmaktadır.
- Dolandırıcılık; Kan vermek ya da başka amaçlar ile hastaneye giden bazı insanlarında organlarının çalındığı bilinmektedir.
- Bazı ülkelerde idam cezası almış olan insanların organları da bazı hapishane görevlileri tarafından satılabilmektedir.
- İnsanların organlarını gönüllü olarak vermesi insan ticareti suçu kapsamında değerlendirilmemektedir. Ancak eğer bu gönüllüler nakil sırasında ya da nakil sonrası nekahat döneminde oluşacak ve oluşabilecek risklerden haberdar değil ise yine bu suçun işlendiği kabul edilir.
Organ ticareti suçunu işleyenlerin bu suçtan çok yüksek meblağlarda kazançlar elde ettikleri bilinmektedir. Ancak bu konu ile ilgili yasal çerçeve oldukça sınırlıdır. Gerekli önlemler yeterli ölçüde alınamamaktadır. Caydırıcı cezai düzenlemeler yapılamamaktadır. İşin parasal boyutunun bu işin engellenememesinde önemli rolü bulunmaktadır. Maddi problem içerisinde olan insanlara organları karşılığında hayır diyemeyecekleri miktarlar teklif edilmektedir. Bu nokta da bir diğer sorun ise bu insanların önemli bir bölümünün bu vaat edilen paraları alamamalarıdır. Hatta umut ettikleri paraları alamadıkları gibi canlarından da olmaktadırlar.
Organ verecek olan ve organ alacak olan kişilerin doğal çaresizlikleri organların alınış ve satılış fiyatları arasında büyük farklar olmasını sağlamaktadır. Organ ve doku ticareti suçu genel olarak zengin insanlara ve zengin bölgelere, dünyanın doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine, siyah ırktan beyaz ırka, kadınlardan erkeklere ya da fakir erkeklerden zengin erkeklere doğru olmaktadır. Genellikle fakir, az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler kaynak ülke konumundadır.
Organ turizmi, organ bulamayan hastaların, organ bulmak, satın almak ve nakil olmak için kendi ülkelerinin dışına çıkmaları durumudur. Yasal boşluk bulunan ülkeler organ nakli için birer üs haline gelmiştir. Organ nakli için farklı ülkelere gidilmesinin nedeni bu işin bu ülkelerde daha ekonomik olarak yapılabilmesi ve yasal boşluklardır. Organlarını gönüllü olarak veren insanlar ile yapılan bir araştırmaya göre bu insanların %97’si nakil yaptırdığı için pişman olduğunu dile getirmiş ve geri dönmek mümkün olsa yapmazdım demiştir. Organ verme durumu ile bu işe dahil olan insanların %65’inin iş hayatı bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Yine bu kişilerin %90’ı sağlıklarının bozulduğunu belirtmişlerdir. %87’lik bir kesim ise yaşadıkları çevrede bu durumun bilinmesini istememektedir.
Organ ticaretinin yerel olarak değişen farklı nedenleri de olabilmektedir. Burundi, Tanzanya, Kongo ve Kenya’da Albino olarak bilinen bir grup yaşamaktadır. Albinolar derilerindeki pigment eksikliği nedeni ile diğer insanlara nazaran daha soluk ve farklı görünmektedir. Bu farklılık neticesinde bölgede farklı inanışlar ortaya çıkmıştır. Örneğin Albinoların vücut parçalarının kullanıldığı büyülerle zenginlik ve şans elde edileceğine inanılmaktadır. Albinoların saçlarından yapılan ağlar ile daha çok balık avlanacağı düşünülmektedir. Yine Albinoların kanlarının serpildiği madenlerden daha çok altın çıkacağı da yaygın inançlardandır. Büyücülerin onların vücut parçaları ile ilaçlar yaptıkları ve insanların bu büyülere ciddi paralar harcadıkları bildirilmektedir. Bu sebeplerle bu kimseler saldırılara uğramakta, ölüleri kullanılmakta ve mezarları yağmalanmaktadır.
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle, sağlıcakla ve güvende kalın.