Ortalarda yaşıyoruz hayatı ortalama insanlar olarak. Ne iyiyiz ne kötü diyerek yaşıyoruz.
Uçlarda yaşayanlara özenerek tüketiyoruz ömrümüzü. Cesaretimiz yok uçlarda olmaya; ya düşersek korkusuyla.
Ortalarda olmanın verdiği garip bir güven duygusu var bize. Kötü değiliz işte diye geçiştirebiliyoruz.
Hayatımızda her şey gibi işlerimiz de aşklarımız da zevklerimiz de ortalarda bir yerde. Bizden kötüleri de var diye iyilerine yeltenmiyoruz.
Ucunda ne olduğunu bilmediğimiz yokuşlar bize göre değil. Biz yine kendimizi kendi bölgemizde buluyoruz.
Ortalama hayatlarımızla ne değerliyiz ne de değersiz; karar veremiyoruz.
Bir gün bir şey isteyecek olsak zaten; ortadasın ne isteyeceksin daha, diyecek biri olur diye korkuyoruz.
İnsanlar eşit, diye inandığımız hayatta ortalarda seyrediyoruz. Bir o kadar da adil geliyor her şey.
Gidip geldiğimiz yolların bile ortasını tercih ediyoruz artık.
Orta sınıfların içinde kaybolup gidiyoruz bir yerden sonra.
Ortalardan ilerlerken hayatta fark da yaratamıyoruz doğal olarak. Hakkımız değil sanki hayata bir şeyler sunmak ve bir şeyler istemek; öyle inandırılıyoruz.
Ortalama işte düşüncelerimiz de. Fazlasında gözüm yok, diye avuntularımız da bundan ileri geliyor olsa gerek.
Kötü olmaktan iyidir, diye minnet nedenimiz oluyor sonra ortalama yaşamlarımız.
Potansiyelimizin keşfine bile çıkamıyoruz sonra. Ortalamadan ayrılma endişesiyle adım bile atamaz halde buluyoruz kendimizi.
Öyle büyük hayaller de bize göre değil zaten. Ne gerek var şimdi; yerimiz ortalarda ya zaten.
Dünyanın düzeni merkeze; ortaya göre kurulmadı mı? Standart sapmanın da bir ortalaması yok mu sanki diye diye benimsiyoruz.
Düşüncenin de zamanın da ilerisi yok bizim için. Yaşın bile ortası güzel. Bir zamanlar ne kadar bilgisizsek bir sonra ki zaman için o kadar bilgin olabileceğimizi düşünmeden yaşıyoruz.
Hayatlarımızın ortalama olması gibi bizim her şey gündelik kalıyor. Gündelik telaşlar, gündelik istekler, gündelik nefes alım sayısı vs. diyerek tüketiyoruz ortalama yaşamlarımız.
En iyisi mi ölçüp biçmemek hayatın neresinde olduğumuzu. Ne katkımız var ki ağırlığımız ne olsun diye düşünmek de işimize çok gelmese gerek.
Ortalardan da ortalama bir yer seçip oturuyoruz kendi hayatlarımızı seyir için. İyi ki düşmemişiz yerimizden diye avuntularla devam ediyoruz işte.
Kimde ne yetenek var, değerlendirir miydik acaba; dünyada ne farklar oluştururduk kim bilir diye düşünmek yorucu olsa gerek. Düşünmüyoruz…
İnsan sınırını aşmak için konfor alanını kolay terk etmez biliyoruz. Bilim insanları bunu kanıtlamış olsa gerek; inanıyoruz.
Ortalarda olan hayatımızdan şikâyetimiz de ortalama oluyor; gündelik söylenmelerle biz de geçiyoruz bu dünyadan.
Ortalarda ortalama insanlar olarak devam dünyadan bihaber olmaya.