Oruçlu Günler

Amine Çalışkan 707 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Oruç, uyarıcı ve diriltendir.

Oruç, diriliğin bir başlangıcıdır.

Sabrın ölçüsüdür yürek beden ve dil dinlencesi temizliğidir.

Sevenin sevdiğine verdiği değerdir.

Sevgilinin paha biçilemez armağanıdır.

Bazı duyguların yeniden yeşermesi, bazılarının ise inzivaya çekilmesidir.

Paylaşmak yardımlaşmak, önemsemek ve merhamet ayıdır.

Oruçlu günlerin bereketi bir başkadır. Akşamı ayrı, gündüzü ayrı bir manevi hava kaplar her tarafı. Sessizlik hakim olur sokaklarda dillerde sükunet, yüzlerde tebessüm.

Akşamları bir tatlı telaş olur, başka zaman asla görmediğiniz bir telaştır bu. Sofralar ayrı özenli, ister kalabalık, isterseniz yalnız olun maneviyat değişmez.

Eski Ramazanlar diyoruz bazen, ama eski-yeni değişmeyen tek duygu iftar açtıktan sonraki hissettiğimiz o eşsiz duygu; bir görevi yerine getirme duygusu. Görev değil tabi ki bir aşk, bir gönül meselesi, huzuru kalben hissedebilmek.

Günümüzde her ne kadar buruk geçse de alışkanlıklarından geçmeyen birçok aile olduğunu düşünüyorum.

Sosyal medyadan ve çevremden gördüğüm kadarıyla bazı aileler Ramazan’ın gelişini büyük bir heyecanla kutladılar.

Bazı değerlerimizi kaybetmek ve kazanmak sizlerin elinde. Komşularımıza bir kap yemek götürmek yada onları yemeğe davet etmek gibi… Eskiden bunlar daha önemliydi günümüzde önemsenmemiş olsa da.

Modernleşmek adına yalnız kaldığımız bu günlerde böyle maneviyat dolu günlerin tadını çıkarmak insanın kendine verdiği ödüldür.

Camilerimiz mahyalarla renklenir, fırınlarda pide kuyrukları, iftar topu ve tabi ki davulcularımız… Bunların her biri çok değerli gelenekler. Dini boyutuna hiç girmiyorum bile.

Şerbetler, güllaç, Osmanlı macunu, orta oyunları, kitap fuarları gibi birçok geleneksel güzellikleri görmek mümkün çok şükür.

Açlığın ne demek olduğunu, sabretmenin mükafatını hissettiğimiz, karşılığını aldığımız bir ay; On Bir Ayın Sultanı.

İnsan oruç tutarken bedenine, ruhuna kulak veriyor, bedensel ağrılar, ruhlar başkalaşıyor.

Gün içinde zaman başka türlü anlam kazanıyor, her saat bizim için derinlik ve huzur verici geçiyor.

Açıkçası ruhsal bir ferahlık duygusu, orucun ilk gününden, ilk anından itibaren kendini duyumsatıyor, bunu yaşamayan yoktur aranızda.

Oruç bir gönül ibadetidir. Kimse size zorla tutun diyemez. Ama yıllarca tutmuş, bu ibadeti yerine getirmiş insanlar büyük bir heyecanla beklerler, çünkü öyle bir manevi lezzetin tadına varmışlardır

Oruç halin inceliğidir. Gözün perdesidir. Sabrın aynı gün içinde verilen mükafatıdır. Şükür arttırıcı, israf götürücüdür. Dilin bile kelamına hoşluk katıcıdır.

Öncelikle bu günleri fırsat bilmeliyiz ve nefsimizi öldürmeliyiz. Rabbim önümüze, yolumuza ışık koymuş ve bunu on iki ayda bir sunmuş bizlere. Buradaki mesaj bize, “temizlenin, dinlenin, düşünün, düşüncelerden, zihni yoran gelgitlerden beden ve ruhunuzu temizleyin”. “Oruç tutun, sıhhat bulun” sözü bunu fazlasıyla anlatıyor aslında.

Aslında bu konu çok özel ve derin maneviyatı yazmakla bitmeyen bir konudur. Ben nacizane küçük söylemlerle bizim için ne kadar paha biçilemez olduğunu anlatmaya çalıştım.

Bu manevi ayı selamlaşarak, tebessüm ederek, elinizdekinin yarısını paylaşarak, çocuklarınıza bu ayın değerini anlatarak, çokça sohbet ederek, yemek davetleri vererek, evinizde bir odanızı Ramazan için hazırlayarak dolu dolu geçirmenizi temenni ediyorum.

Yağmur sonrası toprağın bereketlendiği gibi, üzüntü sonrası gelen sevinç gibi, özlem sonrası gelen vuslat gibi, on bir ayda gelen beden ve ruh temizliği şifası, yürek serinliği dolu bu aydan fazlasıyla nasiplenmenizi diliyorum.

Rabbim yolunuzu, bahtınızı açık eylesin.

Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.

Sevgilerimle. Hoşça kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version