Parmak izi, gerçeği görmezden gelemeyeceğimiz, kulak ardı edemeyeceğimiz bir olgudur. Herkesin kendine ait, tek ve özel bir parmak izi vardır. Ancak sadece parmak izlerimiz mi eşsizdir? Saymakla bitmeyecek birçok özelliğimiz de var. Herkesin sevgisi de parmak izi gibi özel değil midir?
Maksat, bir iz bırakmak mıdır? Hayat bize sunduğu fırsatlarda bir iz bekler; parmak basmak gerekir. Ancak neden bıraktığımız izlerde çekiniriz? Dönüp geriye baktığımızda ayak izlerimiz kaybolmuş olabilir ama hissettirdiğimiz duygular asla iz bırakmaz mı?
Elbette, hayatı geriye bakarak yaşayıp ilerleyemeyiz. Yaşam bir araba yolculuğuysa hangi koşullarda dikiz aynasına bakmamız gerektiğini bilmeliyiz. İhtiyaç dahilinde, tecrübelerimizi hatırlamak için geriye bakmalıyız. İnsanoğlu, yaşama iz bıraka bıraka ilerliyor; farkında mıyız?
Kendimize şu soruyu sormalıyız: “Benim parmak izim nedir?” Bakmaya cesaret edersek parmağımızı mürekkebe bastırıp temiz bir sayfaya bastırabiliriz. Peki, neler çıkacak bu çizgilerin içinden? Yaptıklarımızı okuyabilecek miyiz? Hoşumuza gidecek mi gördüklerimiz?
Her olayda iz bırakırız; parmaklarımız, faili meçhul olaylarda bile iz bırakır. Bakmaya cesaret gerek. En çok ben sevdim, daha güzel kimse sevemez deriz ya, işte zaten bir daha kimse sizin gibi sevemez. Çünkü bu iz size özeldir.
Önemli olan, bıraktığımız izlerin hakkını verebilmektir. İnsan, hem en üst hem de en aşağıda yer alan varlık olarak bu bilince varmalıdır. İhtiyacımız olduğunda bıraktığımız izlere dönüp bakmalı, neyin hakkını veremediğimizi fark etmeliyiz.
Adem, bu dünyaya gelmiş bir parmak izi değil midir? Koşulları kendine zorlaştıran, katılaştıran, merhametsizlikte son noktaya ulaşan bir varlık değil miyiz? Sonra da bıraktığımız izlerin ardından yakınırız. İşte bizim bakmamız gereken parmak izimiz bunlardır. Her duygu, parmak izimiz gibidir.
Senin gösterdiğin merhameti ve saygıyı başka biri aynı şekilde gösteremez. Çünkü özelsin. Gösterdiğin sevgi ve muhabbeti kimse sunamaz senin gibi sevdiklerine. Parmaklarına her baktığında, bu özelliği kim ve neden verdi diye düşün. İnsanlarda, hayvanlarda, yaşamda bıraktığımız izlerimiz neler? Memnun muyuz?
Erozyona uğramış duygularımızı ne zaman bulup esas yerine koyacağız? Bir nevi parmak izi deformasyonu. İzsizleştik, hissizleştik. Ancak izlerimiz, yaşamı damgalamaya devam ediyor ve kaybolmadan arkamızdan geliyor. O sebepten dön ve bak, yaşam ve insan adına ne iz bıraktın geriye.
Tükenmişlik ve kaybolmuşluk hissetmeden, parmak uçlarına beyaz bir sayfa aç, mürekkebe bulaş ve tekrar bastır. İzin çıkana kadar. Şimdi oku bakalım, mürekkepten çıkan izlerden neler dökülecek…