Uykular firari. Uyuyamadıkça acım daha da büyüyor…
Ruhumda korkunç bir ur var bu günlerde. Yıkılış yok oluşa tanıklık ediyordu.
En yıkıcı doğa olaylarından biri olan bu deprem büyük acılar, büyük felaketler ile bireylerin kırılma noktalarından biri oldu.
7’den 70’e herkesin ruhunu derinden sarstı bu asrın felaketi. Bazen öksüz, bazen yetim, bazen kimsesiz kimliksiz çocuklar yalnızlığını kendi acılarıyla doldurdu. Böyle bir durumda bencillikler rafa kaldırıldı ve yerini fedakarlıklar, paylaşımcı yaklaşımlar almaya başladı. Her ne olursa olsun bizler millet olarak her zaman zor durumda birbirimizin elini tutmayı ve ayağa kaldırmasını bildik Çoluk çocuk genç, yaşlı demeden ülkemizi bu felaketten kurtarmaya çabaladık. En azından yaralarına merhem olmaya çalıştık.
Din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın bütün dünya kenetlendik. Hepimiz televizyonlara kitlendik. Enkaz altından çıkan vatandaşlarımızın heyecanına, gözyaşlarına, ailelerinin sevinçlerine ortak olduk. Kendi ailemizden bir canmış gibi sevindik. Acıları acımız, sevinçleri sevincimiz oldu. Gözyaşlarının bir damlasında boğulduk. Enkaz altından çıkan çocuklarımızın gülümsemesinde kaybolduk. Onların yaşaması bizim ruhumuza sevinç kattı. Kimi bedeni yakar, kimi ruhu. Bu acı ise ruhumuzu derinden acıttı..
“Elli beş saat avucunu sıkmadan, uyumadan muhabbet kuşunu tutan çocuktan güveni, seksen sekiz saat sonra, “Önce kedimi kurtarın” diyen çocuktan adaleti, doksan saat sonra enkazdan çıkarılan ve uzatılan suyu, “Muayene olmadan içmem” diyen beş yaşındaki çocuktan bilimi, yetmiş sekiz saat enkazın altında kalan çocuğun, “Çıkamam, çıkarsam babam sıkışır” sözünden merhameti, altmış sekiz saat sonra çıkarılan çocuğun, “Annemin sesi kesildi önce ona bakın” demesinden vicdanı öğrendi insan.” (Alıntı)
İnsanoğlu şunu unutmamalı ki;
Mülkün de hükmün de şefaatin de gerçek sahibi Allah’tır. İnsan ise O’nun bahşettiği sayısız nimetin yalnızca emanetçisi konumundadır. O’nun mülkünde, O’nun izni olmadan kim, ne yapabilir ki?
AŞIK MAHZUNİ ŞERİF’in sesi kulaklarımda;
Parsel parsel eylemişler dünyayı,
Bir dikili taştan gayrı nem kaldı?
Dost köyünden ayağımı kestiler,
Bir akılsız baştan gayrı,
Nem kaldı nem kaldı nem kaldı?
Harika olmuş herzaman ki gibi güzel dostum benimm, birlikte aşacağız bu dertleri inşallah
Tek kelimeyle “mükemmel” ellerine sağlık.
Yazın duygularımıza tercüman olmuş.kalemine sağlık sevgili zeynep♥️
Ellerine ve yüreğine sağlık canım her zaman ki gibi yine mükemmel ötesi olmuş gerçekten geleceğimizin yazarı sahneler de rabbim yolunu açık etsin inşallah 🌸🌸🌸👏👏👏
Üzerimize yğılmış hüzne güzel değinilmis,kalplere dokunulmuş ve içtenlikle kaleme dökünülmüş.Eline emeğine sağlık..✨