Paylaşmak, gönülden vermektir. İnsanların acıları paylaşarak azalırken, mutluluk ve sevinçleri de paylaştıkça çoğalır. Nasıl ki ekmek katıksız yenirken yavan geliyorsa, elindekileri insanlarla paylaşmayıp hep kendine kullanan da yavan olur ve onu yapayalnızlığa iter.
Bir ekmeği tek başına yemek mi keyifli yoksa üç beş kişiyle paylaşarak yemek mi daha iyi?
Onların gülen gözlerinin içine bakarak beraber sohbet ederek yemek mi daha iyi?
Hani derler ya, dost kara günde belli olur, çevremizdeki insanların kara günlerinde yanlarında olmaya çalışmalı ve elimizden geldiği kadar onlara yardımcı olmalıyız.
Bir insanın acısını ve yükünü az da olsa paylaşmak ne yüce bir duygudur bilir misiniz?
Size edeceği bir duanın Allah katında kıymeti büyüktür ve cennetin kapısını aralamanızda yardımcı olur.
“Komşusu açken tok olarak yatan kimse bizden değildir.” (Hakim, Müstedrek, 4/183, h. no: 7307) diye buyurmaktadır Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Ve “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” der atalarımız. Bu kültürle yetişmiş olan milletimiz, daima tüm insanlığa paylaşımın büyüğü küçüğü olmazı düstur edinmiştir. Yaptığımız paylaşımların haklı sevincini tatmak büyük bir keyiftir. Paylaşmak gönülden gönüle kurulan bir köprü hükmündedir.
Bir sonraki yazımda görüşmek ümidiyle. Paylaşan ve paylaşmayı sevenlerden olmak dileğiyle…