Yüzün mü düştü dünya pencereme, neden her yerde sen?
Bir an’ın esiridir insan. Bilinmez bir yolda yolculuk eder. Kendinden emin, akıl ve gönül dairsi içinde. Ama bilmez gönlün insan için neler hazırladığını, bilmez gönlün ne denli akıldan uzak bir merhale olduğunu. Taa ki, aklın baştan gitmesine sebep olacağı gönül ateşine düşene kadar.
Zamanın ne önemi var geçmiş ve gelecek açısından. Zaman, bir sürprizin habercisidir sadece. İnsan da o sürprizin esiri. Bir anda karşılaşırsın acılar veya en güzel mutluluklarla. Doğum bir başlangıçtır. Büyürsün, gelişirsin, yavaş yavaş alışırsın hayatın gerçek yüzleriyle. Ne zaman en güzel anlara kavuşacağın belli değil ve ya en büyük acılarla. Hangisi seni daha çok büyütür bilinmez. Zaman geçtikçe en güzel yaşantılarının geride kaldığını fark ederisin. Bir söz dökülür sonra dudaklarında derin bir dalgınlıktan sonra; “Ah o günler…”. Her insan için geçmişten illa güzel veya acı izler kalır.
İnsanın bir dünya hakikati vardır. Her insan bir başka bakar bu dünya penceresine. Kimi servet görür zengin olmak ister, kimi makam görür makam ister, kimi başka, kimi bambaşka görür. Benim olayım çok farklı.
Benim olayım gönül…
Hangi makam gönül mertebesine ulaşır. Hangi servet bir gönlü satın alabilir. Kendisini sevmeyen bir gönlü kim fethedebilir. Benim tüm olayım, tüm savaşım, tüm servetim buydu aslında.
Gönül denen aşk alemi insanı öyle esir alır ki, kendi istediği haricinde hiçbir şeyle mutlu olmaz, hiçbir zevk huzur vermez. Gönlün huzursuz olduğu bir beden, dünyanın en özel yerinde olsa dahi huzur bulmaz.
Hangi zaman diliminde olduğumu bilmediğim, başka hedeflere büründüğüm bir zaman çizgisinde bir şey belirdi dünya penceremde. Sen…
Sen ruhumda kalan en derin, en acı ve en güzel iz. Aslında ruhumun varlığını bana fark ettiren hissin adısın sen. Gece ile gündüzün arasındaki zaman dilimi, ruhla bedenin kavuşma anı, ilk nefes alışı gibi insanın ve ilk anne sütü gibisin sen bana…
Yüzün dünya pencereme göründükten sonra, gözüm dünyanın hiçbir tarafını görmez oldu artık. Dedim ya, insan anın esiridir. Acıda da, aşkta da. Ben bir anın içinde, bir ömür aşkın esiriyim. Aşk mı zamana sahip, zaman mı aşka onu da bilmem. Ama yaşadığım bu şeye bakılırsa, zaman insanı bir yaşlandırırsa, aşk insanı bin yaşlandırır. Zaman her şeye ömür biçer de, aşkın insana yaşattığı, hiçbir ömre sığmaz.
Ben onu sevmiştim kendimden öte, o bırak beni görsün benden çok öte. Hiç bu kadar varlık içinde yok olmamıştım. Hiç bu kadar eksik ve çaresiz…
Senden Sonra…
Senden sonra yine de yaşayacağım,
Hatta belki,
Güzel günler dahi görecek,
Yaşanılası anılar biriktireceğim.
Öylece zaman geçecek,
Ben senden geçmeyeceğim,
Bedenim çürüyecek,
Bir pula döneceğim,
Herkes şaşacak halime,
Ben hep seni diyeceğim,
Biraz daha geçecek zaman,
Eser kalmayacak benden,
Ruhum çekilecek bedenimden,
Ben hala sen diyeceğim,
Kim bilir bir daha hiç görüşmeden,
Öleceğim,
Tüm anılarımı silmek adına,
Toplanacaklar üzerime,
Gömüleceğim,
Gözlerim çukurda son bir umut bekler olacak,
Beni duymayanlara, seni soracağım,
Herkes çekilecek başımdan,
Bir ben, bir hayalin kalacak,
Ölmek senden sonra başlamış meğer,
O gün bileceğim,
Ve seni bir daha hiç görmeden, silineceğim.