Politikanın Sporu

Tekin Toklucu 472 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Gençlik ve Spor Bakanlığımız son yıllarda, başta üniversiteli gençlerimiz olmak üzere toplumun bütün katmanlarını spor yapmaya ve sporun yaşamlarında bir parça haline gelmesi için bir çok proje geliştirdi.

Yıllardır bütün spor dallarında, Avrupa ve Dünya şampiyonalarına ev sahipliği yapacak alt ve üst yapıyı da geliştiren Gençlik ve Spor Bakanlığımız, yine de pek mutlu görünmüyor…!!

Nasıl mutlu olsunlar ki? Spor dallarının en çok kitleye ve sporcuya hitap eden futbol konusunda neredeyse her şehrimizi modern ve yeni statlara kavuşturmasına rağmen, bir türlü Avrupa ve Dünya şampiyonalarının ülkemize gelmesi konusunda başarı sağlanamadı!!

Bu, başarısızlık mı yoksa FİFA ve UEFA’nın ağırlıklı yabancı delegelerinin ayak oyunları mı, tartışılır… Kaldı ki, son yıllarda Avrupa şampiyonasını ayrı ülkelere dağıtarak yaptıklarını ve yine yapacaklarını biliyor ve gözlemliyoruz.. Buna rağmen, Türkiye olarak geri adım atmadan, üstüne koyarak mücadeleye devam ediyoruz…

Bu konuda kriter, ligin ve takımların Avrupa’da başarısı söz konusu olsa anlarım, zira bu konuda sınıfta kaldığımız aşikar..

Politikanın boğazına kadar battığı Türk futbolu genlerinde bununla yaşadığı sürece de başarılı olamayacaktır.

Sporun gelişmesi ve ülkeyi sarması için her hamleyi ve çalışmayı yapmaya çalışan, hatta 1858’de ilçe olmuş, Ordu’nun Mesudiye ilçesi bile bu dönemde spor sahası ve salonuna kavuşmuş olmasına rağmen, turizmle beraber bacasız sanayi endüstrisi olan futboldaki kötü gidişle ilgilenmiyorlar!!!

İş bilmez, sporun ruhunu bilmeyen, sporcunun heyecanı ve şevkini damarlarının zerresinde hissetmeyen, zengin(!) işi gücü yerinde, TV’lerde olur olmaz demeçlerle gündeme ve ekranlara gelen binlerce iş insanı!! (Para verseler bu kadar reklam yaptıramazlar)

Futbol okulları, gençler, ekmeğinin peşinde koşan profesyoneller… Kendilerinin üç-beş arkadaş ile gittikleri iki saatlik yemek sofralarına bıraktıkları paraların yarısına bir ay çalıştırdıkları hocalar, akademisyenler…

Bir bu yaraya merhem olmayı akıl edemiyorlar ya da umurlarında değil…!!

Çok zor değil… Hiç bir şey boşvermişlik ve oluruna bırakmak kadar bu topluma zarar vermez…

Batırılan kulüpler, hala 3-4 milyon Euro bonservis bedelleri ile yabancı değil yerli oyuncuların peşinden koşarken, en azından bu alanda yerli piyasa fiyatlarına sınırlama getirebilirler… Bu bir dayatma değil, tıpkı İngiltere kraliçesi Elizabeht’in, holiganların Heysel Stadı’nda yaptıklarından dolayı aldığı kararla, İngiliz takımlarını Avrupa kupalarından 5 yıl men etmesi kadar doğru bir hamle olur..

Topluma sunmaya çalıştığınız projeler, halkı içine dahil etmek için verdiğiniz gayretler, gençleri bu alanlarda daha çok görmek için açılan alanlar, yapılan organizasyon verilen mücadelenin semeresini almak için radikal bir karar alma zamanı geldi de geçiyor…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version