Psikoterapi Sürecinde Aktarım ve Karşı Aktarım

Hanife Zeynep Özgan 415 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Aktarım

Escher, aktarımı ‘İki ayrı kişinin, birbirine karışan sesleri ile kendi sesini ötekinde işiterek, ortak bir senaryo yazması; işte psikanalitik çalışmanın en özgün devinimi’ olarak açıklamaktadır. Aktarım bireyin çocukluk çağında kendisi için önemli kişilerle yaşamış olduğu duygu ve tutumları şimdi ilişki kurduğu kişi ya da kişiler ile yeniden yaşaması; bu kişileri kendi çocukluğundaki algı ve duygulara göre değerlendirerek davranışlar sergilemesidir. Psikodinamik terapiler içinde ise danışan geçmişe ait duygu ve davranışlarını bir yer değiştirme ile terapist üzerinden yeniden yaşamaktadır (Danacı, 2009). Danışanın terapistine karşı hissettiği bilinçdışı duygular, arzular ve terapistin bunların karşısında hissettiği bilinçdışı duyguların toplamı; aktarım ve karşı aktarım olarak tanımlanmaktadır (Parman vd., 2008). ‘Aktarım, psikanalizin temel taşıdır ve ilişkilerdeki geçmiş deneyimlerin derin modelini yansıtmaktadır. Aktarım sanki biri ormanda ayak izleri yapmış ve karanlıkta bir yol aramaya başlamış gibi düşünülebilir. İnsanlar farkında olmadan kendilerini ilişki kurma ve tepki verme kalıplarını takip ederken bulabilmektedir. Bilinmeyen bir yolu aydınlatmak ve yeni bir yoldan yürümek o kadar kolay değildir ve birey eski yollara dolanabilir. Buradan yola çıkarak aktarımın analizinin terapötik süreçte fener işlevi gördüğü söylenebilir’ (Saraç, 2021). Danışan terapi odasına geldiğinde, günlük yaşamındaki ilişkilerini özellikle de nesne ilişkilerini terapist üzerinden tekrar deneyimlemektedir. Nesne ilişkilerini tekrar deneyimleme durumu, aktarım bağlamında değerlendirilmektedir. Danışanın terapistine aktardığı duygu, anlaşılmaya çalışıldıkça terapinin işlevselliği artmaktadır. Danışanın günlük yaşamındaki döngüleri aynıdır, terapide ise esas duygu ve ihtiyaçlar anlaşıldığında danışan, günlük yaşamındaki döngüden farklı bir deneyim yaşamaya başlamaktadır. Farklı deneyim, iyileşmeye giden yolda yeni kapılar açmaktadır. Önceleri farkında olarak veya olmayarak aynı kapıyı kullanan danışan, terapiler ile farklı kapılardan da var olduğunu ve oralardan da geçebileceğini öğrenir. Bu noktada aktarım, dikkate alındığı zaman yolu aydınlatır ve aktarımın fener işlevini değerlendirebilmek oldukça önemlidir.

Karşı Aktarım

Terapi odasında terapistin o anda hissettiği duyguların farkında olması ve hissettiği duyguların kime ait olduğunun ayırdına varabilmesi önemlidir. Aktarım ile gelen danışan terapistte birtakım duygular uyandırır. Terapist; çaresizlik, yetersizlik, değersizlik hissedebilir. Bu noktada terapistin kendi içine bakması önem kazanmaktadır. Hissettiğim duygu kime ait? Bu duygu benim mi? Danışanın aktardığı bir duygu mu? Danışanın aktardığı duygu aktarım bağlamında değerlendirilir. Terapist bu duyguların danışana ait olduğunu fark etmekte zorlanır ve davranışlarını bu duygular doğrultusunda sergilerse karşı aktarımın eyleme vurumu gerçekleşmektedir. Örneğin annesine öfkeli olan bir danışan, terapisti öfkelendirmeye yönelik davranışlar sergilemektedir. Terapist, danışanın duygusu olan öfkeyi hissetmektedir. O anda terapi odasında bir öfkeli olması beklenen insan, bir de onu öfkelendiren insan vardır. Terapist, duyguyu anlamak yerine ciddi anlamda danışana öfkelenir ve bunu herhangi bir eylemi ile ifade ederse terapötik ilişki zedelenmektedir. Terapist bu öfkeyi farklı şekillerde ifade edebilir; danışanın karşısında uyuklayabilir, danışana yönelik reddetme tutumları sergileyebilir. Oysa terapistin, bu döngüyü anlaması ve danışana ihtiyacı olan düzeyde farkındalık kazanmasına yönelik sorular ile aktarımı çalışılabilir hale getirmesi önemlidir. Bu sorumluluk terapiste aittir çünkü danışanlar çoğu zaman aktarımlarının farkında değildir. Bilinçdışı süreçler ile danışan ilişki dinamiklerini terapi odasına getirmektedir. Karşı aktarımda ise terapist, çocukluk döneminde yaşadığı ve henüz çözümleyemediği meselelerindeki duygularını danışana aktarmaktadır. Terapistin danışandan gelen duyguları, kendi iç dünyasındaki çözümlenmemiş meseleler ile ilişkilendirmesi üzerine hissettiği duygular karşı aktarımdır (Saraç, 2021). Karşı aktarımın anlaşılması için terapistin kendi terapi sürecine devam etmesi ve süpervizyon desteği alması oldukça önemlidir. Terapi odasında aktarım, söz konusu aktarım çalışıldığı zaman iyileştiricidir. Ancak aktarım çalışılmadığında ve karşı aktarımın eyleme vurumu gerçekleştiğinde danışan günlük hayatındaki döngülerini terapi odasında da devam ettirmektedir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolog
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version