Psikoterapi

Nilgün Kurtgün 353 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Çok önceleri farklı bir noktada olan psikoterapiye benzer uygulamalar geliştirilerek bugünlerde bilimsel dayanakları olan son haline dönüştürülmüştür. Uzun yıllar boyunca, insanlara yardım eden mesleklerde çalışanlar, ruh sağlığı sorunu yaşayanların içine şeytan/cin girmiş olduğuna ve çıkarılması gerektiğine inandılar. Ruhsal problemi olanlar, kimi zaman cadı denilip yakıldılar, kimi zaman toplumdan dışlandılar, kimi zaman ise seçilmiş kişi olarak düşünülüp korundular. İnsanın ruh sağlığı ve rahatsızlıklarını anlamlandırma çabası orta çağın sonlarına gelene kadar başarısız girişimlerle doludur. Bazıları aşağılanmış bazıları da yüceltilmiş psikolojik rahatsızlıklar yaşayan bu kişiler, insanlık tarihine bakıldığında epeyce bir zaman gerekli müdahalelerden uzak kalmışlardır.

Modern zamanlarda psikoterapi, ölçülebilen yöntemlerle psikolojik iyi oluşu destekleyen, geçerliği ve güvenirliği yüksek tekniklerin kullanıldığı bir araçtır. Psikoterapi ruh sağlığı uzmanları (klinik psikolog, psikiyatri hekimi, psikiyatri hemşiresi, psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı) ile danışanların (bireysel, çift, aile ya da grup) iş birliği içinde yürüttüğü bir süreçtir.

Yanlış inançlardan biri, yakın arkadaşla sohbet edermiş gibi psikoterapistle dertleşileceği ve psikoterapistin de danışanlara öğütlerde (seviyorsan git konuş, boşanmalısınız vb.) bulunacağı şeklindedir. Ancak ruh sağlığı uzmanı, kişisel düşüncelerini empoze etmek için değil danışanların özgür iradesiyle seçim yapabilmesi, ihtiyaç ve isteklerini belirleyip o yönde ilerleyebilmesi için orada yer alır. Bir diğer yanlış inançsa psikoterapinin rahatlatıcı ve mutluluk verici olması gerektiğidir, hayır, sürecin rahatsız edici olması muhtemeldir. Amaç, psikoterapistle danışanın birlikte üzülmesi de değildir. Danışanların, kendilerini tanımalarını ve kendi çözümlerini üretmelerini destekleyecek güvenli zeminin beraberce oluşturulması psikoterapinin amacıdır denilebilir.

Psikoterapi belli bir paradigmaya dayandırılır ve yapılandırılmış bir yaklaşımdır, psikoterapist ise bunun teorik ve pratik eğitimini almış ruh sağlığı uzmanıdır. Bundan dolayı, “koçluk, kişisel gelişim” gibi süreçlerden farklılaşır. Psikoterapi, terapötik bir ortamda değişim için risk alanlarla yaşanan bir süreçtir. Yaşamdaki güçlüklere karşı, psikoterapistin ve danışanların terapötik mutabakata varmaları önem taşır.

Planlanmış olmasının yanında belli bir çerçevede uygulanan psikoterapi, gizlilik esasına dayanır. Danışanların bilgisi üçüncü kişilere aktarılamaz ancak istisnai durumlar vardır. Bunlar kendisine veya başkasına zarar vermesiyle ilgilidir. Bir suç unsuru barındırdığında, psikoterapistin üzerinde “suçu bildirmeme suçu” oluşabileceğinden yetkililerle paylaşmakla ilgili bir yükümlülük doğar. Bu yüzden danışan, psikoterapinin ilk seansında bu durumla ilgili bilgilendirilir.

Psikoterapinin sınırları çizilerek ilerlenir, seanslar ortalama 45-50 dakika boyunca ve tercihen haftada bir olmak üzere sürdürülür. Devamlılık ve zamanında katılım gidişat için elzemdir. Tek bir seans mucizeler yaratmayacaktır, istek ve kararlılık değişimin anahtarı olacaktır. Psikoterapi serüvenine başlamak cesaret işidir, cesur adımlar tebrik edilmeye değerdir.

Esenlikler diliyorum.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Uzman Klinik Psikolog
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version