İnsan bir duyguyu rafa kaldırabilir mi? Kaldırdığı rafta olan o duygu aniden tekrar gün yüzüne çıkabilir mi? Hayatta hepimiz yaşadığımız travmalardan veya kalp kırıklıklarından dolayı bazen hissizleşebiliriz. Bu, yaşadığımız olaya göre şekillense de kimi insanlar artık hiçbir şey yapmak istemez hale gelebilir.
Duyguları kısaca ele alacak olursak; insan bazen yaşadığı olayların kendinde bıraktığı etkilere, hayatına aldığı insanlara yaşattıklarından dolayı kendi içinde tepki gösterir. Özellikle sessiz insanlar, karşısındaki insana bunu kusamaz, daha çok içinde büyümesine vesile olur. Bu da öfkeye dönüşür. Hayata karşı ve kendine karşı; “Neden böyle demedim?” ya da “Neden böyleyim, neden eziğim?” tarzında kendisine kızmaya başlar. Şunu bilmelidir ki sessiz olmak eziklik değil, karşında olan insanın seviyesine inmemektir.
Yaşadığımız olaylara olgunlukla bakabilmek, hem öfkemizi bir nebze olsun dindirebilir hem de kendimizi şükre alıştırmak bizi dine bağlayabilir. Öfkeden kurtulmak için en iyi yol bence budur.
Diğer duygu ya da his/travma ise sağlık sorunlarıdır. Sağlık sorunları yaşayan bireylerin bazıları bununla barışık olmaz. Özellikle benim gibi çocukluğunu yaşayamayan insanlar buna daha yatkın olur. Hastalıktan ötürü kimi faaliyetlerimizde kısıtlama olabilir. Örneğin, görme konusunda eğer uzağı görmüyorsak okulda, işte, evde ya da kişisel gelişim için gittiğiniz kursta zorluk yaşarsınız. En önemlisi zorluk yaşamak değil, o zorluğa kolaylık bulmaktır. Fotoğraf çekebilirsiniz, okulda veya kursta hocanızı bilgilendirebilir, çözüm arayabilirsiniz. İşte de işvereninizin bilgisine sunup daha hafif bir işte görev alabilirsiniz veya yine kolaylık bulabilirsiniz. Yeter ki o alanda çalışmak isteyin, elinizden geleni yapın; elbet sonuç alacaksınız.
Bir diğer duygu olan aile sorunları, aile bağ kopukluğu ya da baba/anne sevgisizliği… Bu konuda çok fazla konuşamayacak olsam da şunu söylemek isterim ki, ailenizi maalesef değiştiremezsiniz. Hayatta sizin anne babanızdan daha kötü anne babalar olduğunu unutmayın. Anne babanızın yetiştirme tarzından dolayı size o şekilde davrandığını düşünebilirsiniz. Geçmişte aileler maalesef daha sıkıydı. En basitinden annenizi babanızı örnek alıp, ileride olan çocuğunuza siz daha iyi bir ebeveyn olabilirsiniz.
Şunu belirtmek isterim ki bu mevzu, şiddet ve tecavüz yaşayanlar için geçerli değildir. O konularda kesinlikle susmayın ve cezalarını yaşamalarına izin verin; zira ölen çocukluğunuz veya gençliğiniz olur. Gençliğinizi rafa kaldırmayın. Onun duygusunu, güzelliğini yaşamak her gencin veya çocuğun hakkıdır.
Son duygumuz ise aşk. Bu duygu, rafa kaldırılan en çok duygudur. Aşk her yaşta kapımızı çalabilir. Kimimiz çocukken bir hevesle âşık olur ya da olduğumuzu zanneder, o güzel hissi minik kalpte yaşarız. Bu, en saf aşktır. Güzel hatırlanır. Onun gibi birine tekrar âşık olmak için beklenir. Kimimiz ise âşık olduğu adamdan değer görmez, hor görülür, itip kakılır. Bu, aşk duygusunu silmenizi sağlayacak en temel öğedir.
En kötüsü ise platonik aşktır. Seversin, o da sevsin istersin fakat o seni görmez. Senin yanında, senin bazen gözlerinin içine bakarak başka bir kızı/erkeği konuşur. Hislerini söylersin, bazen dalga geçer; iyi insansa kibarca reddeder. İçini soğutmaya, sevmediğini kabullenmeye çalışırsın. Yaptığı bir hareketle tabularını tekrar yıkar. Her şeyi unutursun.
Platonik aşk en zorudur bana göre. Seversin, sevmez; ağlarsın, ruhu duymaz. O mutlu olsun diye acını içine gömer, kızla/erkekle mutluluğunu izlersin, fark etmez. İşte aşk, bu kişi içinde zamanla rafa kalkar. Senelerce sessiz sedasız geçirir hayatını. Aşk hayatında olmayınca rahat olur bir nevi. Fakat hayat bazen yine kötü oynar oyununu. Seneler sonra öyle biri girer ki hayatına, rafa kaldırdığın o aşk tekrar iner aşağı, açılır kapağı, servis edilir hayatına.
Bazen korkarsın almaya, bazen de “Belki bu sefer olur,” dersin ama bilinmez. Herkes hayatında en güzel aşkı yaşasın. Sevsin, sevilsin. Aile kursun, o aile öyle güzel bir aile olsun ki aile sevgisi raftan insin.
Başarı, hayatında onu bulsun. Bulsun ki kendisiyle barışık olsun ve “Ben yaptım ve dahasını da yaparım,” desin. İnsan böyledir azizim. Her şeyin imkânsızını ister. O imkânsız bazen imkânlı olur, hayatını düzenler; bazen seni yıkar, geçer, hissiz olmana vesile olur.
Ne olursa olsun azizim, hayat hiçbir şey için geç değil. Nefes alıyorsan vardır şansın. Bunu unutma. Zor zamanların geride kalır elbet. Sen imanını taze tut. Şükürle kal hayatının her alanında.