Sevgili okuyucularım, bugün sizlere dinleyen insanların giderek azaldığı bir toplumda yaşamanın zorluklarından bahsedeceğim.
Hangi sosyal ortama girersem gireyim insanların anlatılanları dinlemediğimi gözlemliyorum. Kişiler arası ilişkilerde iletişimde büyük bir yozlaşma var. Aile ortamında, dostlar arasında, iş çevresinde konuşmak, derdini anlatmak isteyeni kimse dinlemiyor. Görünürde insan muhatabını dinliyormuş gibi yapıyor. Aslında dinleyici konumunda olan, zihninde vereceğe kalıplaşmış cevaba odaklanıp muhatabına hemen cevap verme derdine düşüyor. Artık hız ve haz çağında yaşadığımız için dinlemek gibi zaman ve emek isteyen bir eyleme kimsenin sabrı kalmadı.
Sohbetle yoğrulmuş ve kulaktan öğrenen bir kültürden acı verici bir noktaya geldik. Durum o hale geldi ki kişi sadece karşı taraftan bir menfaati olduğu zaman onu dinliyor. Sadece menfaat elde edeceği kişinin nüfuz ve zaaflarını elde etmek kulak veriyor. Dijitalleşmeden herkesin nasibini almasıyla ailede sofrada bile bireylerin gözü cep telefonlarında. Bu yüzden aile birliğinin en önemli unsuru olan sofrada sohbet ve dertleşme zarar görüyor. Bireyselliğin pompalanmasıyla benmerkezci insanlar çoğaldı. Kendinden başka kimseyi düşünmeyen insanların bir araya geldiği sosyal ortamda gerçek bir dinleme eyleminin gerçekleşmesini beklemek hayalciliktir. Böyle insanlar, genellikle kendi başarılarından, kazançlarından, yatırımlarından, satın almayı düşündükleri konut veya arsalardan bahsederler. Onlar için sadece kendi hayatları, çocukları, aileleri önemlidir. Gördükleri tatil beldelerini, aldıkları marka kıyafetleri, kullandıkları cep telefonları ve son model arabaları çok önemlidir. Zaten dinlemek onlar için geçerli değildir. Çevrelerindeki insanlara tahakküm etmek arzusuyla sürekli konuşurlar. Eşlerinin dostlarının ne duruma düştüğü umurlarında bile değildir. Derdi, tasası olup olmadığı onları ilgilendirmediği gibi hatırlarının bile sormazlar. Konuşmanın büyük bir erdem sayıldığı bir sosyal ortamda, dinlemesini seven ve az konuşan insanlar, pasif ve moda tabirle ezik olarak nitelendiriliyor. Konuşan ve sürekli kendinden bahseden insanlar, atılgan ve özgüvenli olarak görülüyor. İşte insanların birbirini dinlemeye tahammülünün olmadığı bir toplumda, bunun sonuçları ağır oluyor. Kişilerarası ilişkilerde verilmek istene mesaj anlaşılmıyor ve büyük sorunlar, tartışmalar ve kavgalar ortaya çıkıyor. Trafikte, sokakta, aile içinde ve okullarda yaşanan şiddet olaylarında dinleme eksikliğinin de payı olduğunu düşünüyorum.
İnsanın en büyük ihtiyacı anlaşılmaktır. Gerçek dinlemenin sona erdiği bir çevre olumsuz sonuçlar doğurur. Dinlenilmeyen kendini değersiz hisseder. Dertleşebileceği, gönül dünyasını paylaşabileceği bir insan bulamaz. Kalabalıklar içinde kendini yalnız hissetmeye başlar. Kişi çevresinde dinliyor gibi görünenlerin aslında hiç öyle olmadığını anladığında bir yıkım yaşar. Aile fertlerinin bile menfaat odaklı olduğunu, işleri bitince sırt çevirdiklerini anladığında dünyası değişir. Dost bildiklerinin, gerçek dost olmadıklarını fark ettiğinde artık kimseye iç dünyasını açmaz. Kişi sorunlarını kendi başına çözebilecek olgunluğa erişememişse, dinleyecek insan kalmadığı için profesyonellere, terapistlere, psikologlara ve yaşam koçlarına yönelir. Sağlıklı bir dinleme ortamı olduğunda çözülebilecek basit sorunlar için zamanını ve parasını harcamak zorunda kalır.
Gerçek dinleme, can kulağıyla yapılır. İnsan, muhatabını dinlerken tüm dikkatini ona verir. Halini, duygularını, hislerini anlamaya gayret eder. Onun beden dilini bile gözlemler. Söylediklerine dayanarak ona teşhis koymaya çalışmaz. Anlattıklarından dolayı onu küçümsemez, alay etmez. Hele ‘Kafana takma’ gibi kötü çözümler üretmeye kalkmaz. Sadece onu anladığını belli edecek geri bildirimlerde bulunur. Dinleyen insanlara hasret kaldığımız bir toplumda sizin sorunlarınızı kendi derdiymiş gibi dinleyen insanlar yolunuza çıkarsa onları asla bırakmayın derim. Bu yozlaşmış kapitalist sistemde, herkesin sürekli konuştuğu ve kendini göstermeye çalıştığı bir ortamda bize düşen ya hayır söylemek ya da susmaktır. Kendimizi ancak bu şekilde koruyabiliriz.