Özellikle samimiyet söz konusuysa ve siz bu duruma dair bir şeyleri sorgulamaya başladıysanız, insanın insan olmaya dair beslediği tüm duygulara farklı bir noktadan bakmaya hazır olduğunuz gerçeğini öncelikle kabul etmeniz gerekir. İçten gelen her duygu.. acı, mutluluk, hüzün, özlem, korku, gurur her neyse.. özümsendiğinde dışa yansır bunu siz kendiniz istesiniz dahi durduramazsınız. İşte o an.. Samimidir bu. Sorgulanmaz. Ve tam da o an kalsın bir yerlerde isterseniz. Gitmesin ve bana hatırlatsın o ana dair bir şeyleri. Çok çabuk unutuyoruz çünkü. Böyle anları paylaşırsınız.. Bu durum sorgulanabilir. O da kısmen… bir yere kadar bilebilirsiniz. Çoğunu öngörebilirsiniz. Ama bilmedikleriniz bildiğiniz sandığınız şeylerin önüne geçtiğinde.. Hiç bir şey bilmediğinizi bilir ve susarsınız. Gerek yok. Bırakın. İnsanlar tam da şu aralar bir şeyler olma gayretinde. Bırakın paylaşsın acısını, tatlısını, özlemini..ne niyetle olursa olsun. Çoğunda yapay tatlandırıcılar vardır elbet evet, bu acımsı tadı görmek duymak istemezseniz, gözünüzü çevirir bakmazsınız olur biter.
Diğer taraftan, tepelerden bir yerden bakıyorsak eğer, bırakın karşı tarafın samimiyetini, kendimize olan samimi duruşu dahi zor görürüz. Dolayısıyla sorgularız. Halbuki samimiyet, yineliyorum, sorgulandığı an üstüne güvenin ve inancın inşa edildiği taşları yerinden oynatan, o yüzden sorgulanmaması gereken tek şeydir. Bir kişinin niyetini sorabiliriz kendisine izni dahilinde, ama niyetinin sorgulamasını yapmak tamamen zaman kaybı. Bilemezsiniz… Varsayabilirsiniz ancak, bunun da size bir getirisi olmaz. Acısını paylaşan bir insanın belki de o acısını diri tutması için, unutmaması için, yine canı yansın istemediği için, öyle çok özel bir an’da çekip koymasına ihtiyacı vardır. Gözü önünde hep dursun istiyordur belki. Bilemezsiniz. Ya da tam tersi durumda bile, hadi diyelim ki niyeti dikkat çekmek gibi şeyler olsun, hissettiği duygu samimi değildir diyemeyiz. Acı çekmediği halde çekiyormuş gibi yapıyorsa da yapsın, oyunculuğunda samimidir o da, ne kadar iyi oynuyor deriz. Her durumda içten gelen bir duygu öyle veya böyle bir niyetle konuyor ve bu durum sadece o kişiyi bağlıyorsa, gayet insanidir, makuldür, samimidir. Mutluyken de keza, aynı şekilde.
Samimi olunmayabilir de bu arada. Olmak zorunda değil kimse. Samimiyetsizliğin de samimi bir tarafı vardır, ona bakarsanız. Görmek mesele. Onları da öyle kabul ederiz. Var mı bir zararı bize? Biz izin vermediğimiz sürece yok.
Doğru yerden bakabiliyorsak eğer… İçten, özden, halinden anlarız.
Sonuçta, herkes niyetinden mesuldür ancak kendine olan samimiyetinden emin olmalı insan. Konu samimiyet olunca benim dilimin bağları çözülür. her neyse… Biz, yetişkin insanlar kötüyüz. Ve ben gayet normalim. 🙂 Yaşamak güzel. Sevgiler.