Şuur edinme eylemlerinden biri olan ve insana çok boyutlu düşünme becerisi kazandıran eğitimin, geleneksel, modern metotlarından farklı olarak bir de sanal boyutu üzerine konuşmanın lazım geldiği bir dönemde olduğumuz gerçeği ile karşı karşıyayız.
Evlerde, sokaklarda, caddelerde, insan hayatının her alanında elimizden telefonların düşmediği bir çağın yabancısı olduğumuzun farkında olmadan tüketmekteyiz koskoca bir ömrü. Olumlu yanları kadar olumsuz yanlarının da olduğu bir sanal dünyanın içindeyiz. Keza öyle görünüyor ki bu dünyanın dışında olmanın mümkün olmadığını da yine aynı gerçeklikle bilmekteyiz. Eli mahkum kabullendiğimiz bu durum, yaşamak zorunda olduğumuz soyut, sanal ve yapay bir hayatın, birbirine yabancı bireylerden oluşan aile ve çevre ilişkilerinin mutsuz toplumlarına götürdüğünün içler acısı vaziyetini görmek, üzerimize mühim bir görev yüklediğini bilmeliyiz. Bu görev, hayatı daha anlamlı kılan ve içinde bulunduğumuz sanal dünyayı faydalı içeriklerle dolduran aktivitelerin güncesidir.
Gündelik monotonluktan kurtulup, ruhun devinimini sağlamak, insanın düşünce dünyasında bir yenilik, gelecek nesli kalkındıran bir fikir inşası kazandırmak için yapılması gerekenleri konuşmak, ümitsizliğin verdiği duygu yüzünden hiçbir şey yapmadan yaşamaktan ya da sadece kendi bilincini koruma güdüsü ile köşesine çekilmekten evladır. Yeni nesle doğru bir bilgi aktarımı sağlamak, düşünce şuurunu edindirmek fevkalade bir mesuliyettir. Tabi, revize edilmesi gereken bir eğitim metodu da belirlememiz hülasa üzerinde durulması gereken bir konudur.
Sanal ağların sosyal ilişkilerdeki etkisi de yadsınamaz gerçeklikte olup, mutsuzluğun alternatif boyutunu öne çıkardığını görmezden gelmek mümkün değildir. Lakin insanın arayışlarına cevap vermediği için derin boşluğuna götüren, karanlık bir girdap çemberine de dönüştüğü hakikatinden kaçmamalıyız. Gerek fiziksel gerek diyalogda yapay ve gerçek dışı bir estetiklik ön plandadır. İnsan, içine düştüğü boşluk duygusu yüzünden bu estetikliğe kanar ve önüne çıkan yapay simaların, gerçekte tam aksi olan sanal ilişkilerin tuzağına kapılmaktan kurtulamaz. Gerçek dışı bir dünyanın kapılarının ardında mutsuzlukla dolu tatminsiz duygular ve insandaki düşünme şuurunu yitirten sahte ifadeler, insanın bir yere ait olma duygusunu ve ruhsal barınma arayışını arttırmaktadır.
Hiçbir gerçekliği olmayan sanal ilişkilerin, insanın yapmak isteyip de yapamadığı, erişmeyi umup da erişemediği ve daha birçok duyguların, hazların arayışını sanal bir boyutta tatmin ettiği dijital bir çağın gittikçe büyüyen mutsuzluğu keza gün yüzüne çıkmış bulunmaktadır. Bunun yegane çözümü, insanın önce kendini tanıma, ruhunu yenileme, şuurunu kazanma eylemlerine iştirak etmesi, bu doğrultuda çabalaması olacaktır.
Sevgili hocam , son derece kıymetli bir makale olmuş . Adeta günümüzün karanlık çağına ışık tutan bir açıklama dizisi ..tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim ..