Bencillik had safhaya ulaştığı zaman, merhamet ve vicdan geri çekilir. Arsızla savaşın sonu, kaçınılamaz seviye düşüklüğüdür. Sebep korku değildir hiçbir zaman… Sebep edep ve hayâdır. Ailede öğrenilmesi gereken bu unsurlar, bazen ailelerin yetersiz olabilmesi sebebiyle; ya bir öğretmen tarafından ‘tabii ki şansımız varsa’, ya da örnek alabileceğimiz kişiler tarafından bizlere aşılanabilir. Karakterimizin de etkinliği yadsınamaz asla. Genler yoluyla geçtiğine canı gönülden inansam da, kimin geni vasıtasıyla hücrelerimize sirayet edeceği ve o gende neler muhafaza edildiği büyük bir muammadır. Bu biraz talih, biraz da hayat tercihlerimize bağlıdır. Kim ki “ben oldum!” diyorsa devam eden hayat yolunda, lastiği patlamış bir araç gibi yolun orta yerinde kalmış demektir. Başkalarının yolunu kapatması da muhtemeldir. Aklı biraz çalışan her insan; gelişme, kendini yetiştirme, ilerleme ve merak etkisiyle sürekli güçlenmek zorundadır. Bizler topluluk içinde yaşayan, her canlı ile bütünleşmesi gereken, zamana ve mekâna ayak uydurması zorunlu olan bireyleriz. Bunlardan herhangi birini reddetmemiz; kendimizi ve oluşumumuzu reddetmemizle aynı denkliktedir. Denklik ve uyum yaşamın ana taşlarını oluşturur. Ama bizi biz yapan yegâne unsur ise insan olabilme kabiliyetimizdir. İnsan olarak doğarız ancak insan olarak kalabilmek bizim sorumluluğumuzdadır.
İnsanı insan yapan, insanı insanlığa mühürlermişçesine bağlayan, ruhu besleyen ve iyileştiren şey sanattır. Sanattan kopmuş, gereksiz bulan ve hatta değerini kavrayamamış olan toplumlar; yozlaşır, kirlenir, vahşileşir. Kaçınılmaz sonuç ise kalbin körleşmesidir. Yetisini kaybeden kalp bedeni ayakta tutmayı başarabilse bile, ruhun bedende yok olmasına sebep olabilir.
Ekonomik dalgalanmalar, hayatın zorlu şartları, ayakta ve yaşamda kalabilmenin mücadelesi içerisinde sanat hükmünü kaybeder insanın hayatında. Beslenemeyen ruh; yüzlere ve çevreye yansımasını en çirkin şekliyle dışa vurur. Mutsuz, yüzü gülmeyen, en ufak bir sözle kavgaya girişebilen, hatta ve hatta sonuçları daha kötü yerlere varabilen davranışlar sergileyen kişiler; hayatın içindeki savaşlarında mağlup olmuş kişiler olarak sirayet ederler yaşamlarımıza.
Kimse kimseden karnı açken operaya gitmesini bekleyemez. Çocuğunun ayakkabısı yokken ayağında tiyatro izlemesini isteyemez. Yaşlı annesine bakarken, annesini bırakıp resim sergisine gitmesini deklare edemez. Ancak küçük bir radyodan usulca çalan bir melodi, televizyonda yayınlanan güzel bir film veya ufacık bir kağıda dahi olsa ruhundan dökülecek birkaç satır cümle ile ruhunu beslemesini umabilir.
Burada özellikle sanatçılara büyük görevler düşmektedir. Halktan kopmuş, umudunu kesmiş, kendi içlerinde sanatını yaşamaya ve yaşatmaya çalışan sanatçılar hayali bir uğraş içerisindedirler. Bir diğerine anlam katma kaygısı taşımayan, ihtiyacı olan kişilerin ruhunun yoksulluğuna ulaşamayan, ulaşmaya da çaba göstermeyen sanat camiasına mensup kişiler; toplumların ve insanlığın süslenmiş karanlık ruhlarıdır.
Ötekileştirmeyen, ayrıştırmayan, kucaklayıcı kişiliğiyle ve insanlığa fayda gözeterek yaklaşan her insan gerçek sanatçıdır. Sanat bir şey üretmekten çok daha ötesidir. İnsana bir şey katabilmek içindir.
Evinde ailesine keyifle türkü söyleyen bir baba; çocuğunun ruhuna sevgiyi ve müziğin şifalandırıcı gücünü zerk eden bir sanatçıdır.
Eline aldığı boyama kalemleriyle çocuğunun çizmeye çalıştığı resimlerine eşlik eden bir anne sanatçıdır.
Öğrencilerine roller taksim ederek onlarla birlikte canlandırmaya çalışan öğretmenlerimiz sanatçıdır.
Öyle çok örnek verebilirim ki sizlere; ama ne sizin vaktiniz yeter okumaya ne de benim ömrüm… Kısacık ömrümüzde dünyanın ağır yükü altında ezildiğinizi düşünüyorsanız eğer, ufak mutluluklar ve hayatlara dokunuşlar lazımdır ruhumuzu hafifletebilmek için belki de; ne dersiniz dostlarım…
Dudaklarınızdan bir tatlı melodiyi, yüzünüzden gülümsemeyi, elinizden kalemi eksik etmeyin. Kimse için olmasa bile, kendiniz için!.. Başka sanatçıları alkışlamak veya hayatlarına özenmek yerine; kendi içinizde var olan sanatçıyı keşfedin ve ayakta alkışlayın farkına varacağınız sanatçı ruhunuzu…
Sevgilerimle…