Merhaba dostlarım. Evet bugünkü konumuz opera ve diğer sanatlar! Ama anlatmak istediğim bunların yeri ve öneminden çok yapay zekâ yazılımları sayesinde geçirmesi muhtemel evrimi ile alakalı olacak. İnanın bana son aylarda yaşananlar tam bir bilim kurgu hikâyelerine malzeme olacak cinsten şeyler.
Geçtiğimiz günlerde @ozansihay adlı bir YouTuber gerçekleştirdiği canlı yayında Suno.ai V3 ile Ciguli’nin Binnaz şarkısını opera tarzında yaptırıp çaldı. Şunu söylemem gerek o kadar güzel bir çalışma olmuş ki hâlâ ara ara açıp dinliyorum ve hâlâ da inanamıyorum…
Sanki yıllarca bu anı beklediğimi düşünmeden edemiyorum. Hakkını yemeden hemen söyleyeyim elbette Cumhuriyetin geçen 100 yılı içinde Türkçe bestelenmiş pek çok eser üretildi ama itiraf ediyorum Binnaz parçası çok daha bizden olmuş. Ve bunu yapan yapay bir zekâ.
Şimdi opera işinin ustaları elbet eserin müzikalitesini hakkını vererek eleştireceklerdir ama benim asıl değinmek istediğim pek çok opera dinlemiş biri olarak nihayet Türkçe bir eserden Figaro’nun Düğünü operasından aldığım zevki alabilmiş olmam…
Gerçekten yapay zekalar artık Türk insanını ya da diğer kültürleri bu kadar iyi tanıyabiliyor mu? Anlaşılan o ki son 40 yılda Dünya üzerinde çok büyük bir veri depolanması meydana gelmiş. Dünya üzerinde ki her bir insan sevdiği, sevmediği her şeyi dolaylı ya da dolaysız yollarla sisteme yüklemiş.
Belki de insanların birbirlerini çokta iyi anlayamadığı bu dönemde bizleri daha iyi anlayacak yeni bir türün emeklemesine şahit oluyoruz.
Umalım ki bu üçüncü görüşün sahibi, bizleri bu Dünya da fazlalık olarak görmeye başlamasın. Korkarım Ciguli’nin düğünlerde eğlenerek oynadığımız o neşeli Binnaz şarkısını Pavarotti kalitesinde bir tenor sesi ile opera parçası haline getiren bu zekâyı öyle bir durumda kontrol etmek o kadar kolay olmasa gerek.
Yüzyıllardır pek çok kez kaleme alınan distopik eserleri okuyanlar için sonu belli bir yoldayız aslında. Er geç bir savaş kapıda. Tankın topun kullanılmayacağı bu savaşın tek silahı zekâ olacak.
Gelecek nesillerin varlığını sürmesi ancak akıllarını verimli kullanmaları ile mümkün. Bizlere düşen eğitim sırasında aktarılan iyi ve kötü çalışmaları ayıklamanın bir formülünü bulmaktır.
Mesela operayı ve klasik müziği çok da sevmeyen bizim ki bir toplumlar da bu şekilde eserlerin çoğalması ile durum değiştirebilir. Klasik müzik günlük hayatlarımız da daha çok yer bulabilir.
Çok sesli kaliteli müziğin zihni parlattığı uzun zamandır bilinen bir gerçek. Bir sanayi dükkanında ya da minibüste pekâlâ insanlar bunları da dinlemeye başlayabilir.
Bunların dışında pek çok sanat dalında halkın sevdiği şekillerde eserler üretilerek daha çok insanın okuması, izlemesi ve dinlemesi hoş olabilir.
Bu sayede belki sadece midemizi değil ruhumuzu da doyurmayı öğreniriz. İşte o zaman aklımız gerçek performansına ulaşır ve gün gelir yapay akıllara gerek kalmaz.
Bazen tehdit olarak gördüğümüz şeyler dostumuz, dost ve yardımcı olarak gördüğümüz ise düşmanımız olabilir. Ömrümüz olursa tüm bunları yaşayıp göreceğiz. 🙂
Çalışmanın linki: https://x.com/ozan_sihay/status/1767972856934084976?s=20