Habil ve Kabil’den beri, insanlık tarihi boyunca insan denen canlı kan dökmeye doymamıştır. Çeşitli sebeplerle de olsa sonuç değişmemiştir. Dünyada güç sahibi olup hakimiyet kurmak isteyen, hükmetmeyi seven insan, inandığı dini sebepler uğruna da yakar, yıkar, acımasız yüzünü gösterir. Savaşın da bir kuralı, “dur” denilen yerleri olmalıdır. Çanakkale’de, Kut’ül Amare’de bunu gördük. Sırtında düşman askerlerini taşıyan askerlerimiz destanlar yazdılar, sularını paylaştılar. Tek bir amaç içindi: İslam’ı korumak ve tam bağımsızlık.
15’likleri Çanakkale’de bıraktık. Kırık buğday çorbası içtiler, son dualarını ettiler. Biliyorlardı ki bağımsızlığını koruyamayan milletler dinini de koruyamaz, özgür olamazdı. Yıllar sonra, dedelerimizin kahramanlık hikayeleriyle gurur duyduk. Bu, İstanbul’un fethinde de böyleydi. Sivil halka dokunulmadı. Fatih Sultan Mehmet Han, Ayasofya’da toplanıp ağlayan halka, “Korkmayın, canınız, namusunuz emin ellerdedir. Dininizi istediğiniz gibi yaşayın.” demiştir. Mabedlere dokunulmamıştır. Atalarımız her seferde önce Allah’ın (C.C.) rızasını gözetmiş, insan hak ve hukukuna saygı göstermişlerdir.
Ya şimdi? Bir yıldır Filistin’de korkunç bir katliam yaşanıyor. Bu bir savaş değil, soykırım. Kadınlar ve çocuklar hedef alınıyor. Şimdi Lübnan’a sıçradı. Bu görüntüleri insanım diyen hiç kimse tasvip edemez. Gazze’de bir nesil yok oldu. Bugün ateşkes olsa, Gazze’nin temizlenmesi için 10 yıldan fazla zaman lazım. Ya halkı? Onları hiç sormayın. Sakat kalanlar, ailelerini kaybedenler… Ancak iman güçlerine hayran olmamak mümkün değil. Topraklarını kararlılıkla savunuyorlar. Dünya ise sus pus! Nereye kadar? Bir yıl sonra işgal edilmiş, yakılmış nereleri konuşacağız?
Bu ateşe dur demek, dünyanın ve insanlığın borcudur. Dur denilmezse yalnız Ortadoğu değil, dünya etkilenecektir. Belki enerji ve gıda krizi baş gösterecektir. Dünyanın bir coğrafyası ağlarken, aç susuz sokaklarda titrerken, diğer insanlar huzurlu, mutlu olamaz. Kan ve gözyaşı kime mutluluk verebilir? Dünyanın kaderi, İkinci Dünya Savaşı’nda galip gelen devletlerin iki dudağının arasında olmamalıdır.
Biz Türkiye olarak mazlum halkların yanında olmaya devam edeceğiz. Gıda, hijyen, su vs. yardımlarımız gidiyor. Tek giden insan hayatı; o geri gelmiyor. Acil bir çözüm bulunmasını diliyoruz, insanlık daha fazla ölmeden, tükenmeden. Ülkemizin kıymetini bilelim, bir ve bütün olalım.
Sevgi ve huzurla kalın.