“Ömrünüzdeki sayılı günlerden bir tekini yaşanmamış sayalım… Kaderinizin akışı kim bilir ne kadar farklı olurdu? Bu satırları okurken bir an durun, yaşamanızı saran o uzun zinciri düşünün… İster demirden olsun, ister altından, ister dikenden olsun… O sayılı günlerden birini yaşamayıp da ilk halkası meydana gelmeseydi, bu zincir belki de hiç örülmezdi…”
Yukarıdaki bu satırlar çok sevdiğim bir yazar olan Charles Dickens’ın “Büyük Umutlar” adlı eserinden alınma. Okuduğumda beni çok etkilemiş ve düşündürmüştü.
Hangi sayılı gün ya da günler benim hayatımdaki akışı nasıl değiştirmişti? Ya da o günü yaşamamış olsaydım, nasıl bir hayat bekleyecekti beni?
Hayatımız boyunca öyle çok seçim yapıyoruz ve öyle kararlar veriyoruz ki… O seçim ve kararların bizleri nereye doğru götürdüğünü de ancak zamanı geldiğinde anlıyoruz. Örneğin, okuduğumuz okul, meslek seçimimiz, arkadaş seçimimiz, iş seçimimiz ve belki de en önemlilerinden biri olan eş seçimimiz…
Geriye dönüp baktığımda, benim hayatımda da geleceğimi etkileyen pek çok gün var. Herhangi bir nedenle, bir imza atarken bile bizi nerelere götüreceğini bilmiyoruz. Yavaş yavaş ilerliyor zaman ve sonunda ürkütücü veya sevindirici bir şekilde nihayete varıyor.
Bazen her zaman gelip gittiğimiz yolu değiştirmek bile nasıl da etkiliyor bizleri. Hep diyoruz ki “Ah, keşke bu yoldan gitmeseydim, bu hareketi yapmasaydım, şu insanla bazı olayları yaşamasaydım…” gibi pek çok şey yaşamımızı değiştiriveriyor.
Sadece kötü günleri düşünmemek gerek. Dickens’ın da yazdığı gibi, bazı günler altından zincirlere dönüşerek bizleri mutlu ediyor da olabilir. Benim geçmişteki iyi ki yaşamışım dediğim günlerden biri, oğlumun telefon ederek, “Anne, üniversite bitti…” dediği gündü. Sanki altınlar, inciler saçılmıştı yolumun üzerine. Artık o, bir genç adam olarak hayatına devam edecek ve ben, onu izleyerek her başarısıyla mutlu olacaktım.
Böylesine mutlu olduğumu hissettiğim bir günde, ilk kitabımı elime alabildiğim gündü. Gurur duymuştum; iyi ki geçmişteki bazı şeyleri yaşamışım, o günler bana bu güzel hediyeyi getirdiler diye düşünmüştüm.
Yine böyle güzel günlerimden biri, emekliliğe hak kazandığım gün gerçekleşmişti. Sanki üzerimden büyük bir yük kalkmış gibiydi. Ben, bir şeyleri başarmıştım.
Ya kötü günler? Bazen ağzımızdan çıkan bir beklenmedik söz bile yaşantımızda başka yollar açabiliyor. Sadece sözler de değil, kırıcı davranışlar da… Kırılan bir yürek, bence bir gün mutlaka, hiç beklenmedik bir anda, dikenlerle kaplayabiliyor yollarımızı.
Ömrümüz, bize verilen bir hediye ve onu nasıl değerlendirdiğimizse tamamen bize bağlı. O sayılı günlerden birini yaşayıp, o ilk güzel halkaların oluşabilmesi dileğiyle…