Şeker Tadında Bayramlar

Sema Aktaş 2.7b Görüntüleme 4 Yorum
3 Dak. Okuma

Bayram kelimesi Türkçe’de “neşe, huzur, mutluluk ve sükûn” anlamına gelir.

Bayramların hem sosyal hem de ekonomik yönleri vardır. Yaşadığımız olumsuzluklar ve güvensizlikler yüzünden pozitif bir şeye ihtiyaç duyuyoruz. Bize tüm endişelerimizi unutabilmemiz ve yaşamın olumlu yönlerini kutlayabilmemiz için fırsat veren bayramlar, birkaç günlüğüne de olsa bize bunu yaşatıyor.

Daha fazla pozitiflik doğal olarak olumsuzluğu azaltır. Aynı zamanda anlaşmazlıkları azaltma fırsatı sağlar ve yabancılaşmış arkadaşları ve akrabaları, renk, inanç, ırk ve din ne olursa olsun bir sevgi bağıyla bir araya getirir.

Bayramların insan ve toplum üzerinde farklı etkileri vardır. Sosyolojik olarak baktığımızda, bayram demek toplumu tanımlayan, anlatan, önemli ve bütünleyici bir parçadır. Millî bayramlar ve dini bayramlar toplumda, insanları bir arada tutan ortak değerlerdir. Bu açıdan baktığımızda toplumsal dayanışmayı sağlayan, küslükleri ve gerginliği azaltan, geçmişteki olumsuzlukların ortadan kalkmasını sağlayan güzel bir hizmet aracı olarak adlandırılır.

Psikolojik olarak da bayram, kişinin aslında bir yere aidiyet duygusunu sağlar. Fakat tam tersi etki de yapabilir. Bayramda bayramlaşacak kimsesi yoksa veya akrabalarıyla görüşemiyorsa, akrabalık ve aile bağları da kopuksa, o bayram o insanlar için daha da zor geçebiliyor. Özetle, ailesi ile olanlar daha keyif alıyorken, yalnız olanlar daha üzgün hissedebiliyorlar.

Eskiden bayramlarda daha çok geniş aileler vardı. İnsanlar birbirleriyle daha çok etkileşim halinde olurlardı. Şeker, bayram harçlığı, el öpme ve ziyaretler vardı, şimdi hem çekirdek aileye dönüş hem de şehirleşme ile bu gelenekler oldukça azaldı. Çünkü şehirleşme artıkça geniş aileler ve insanların birbirleriyle olan iletişimi azaldı. Artık bayramlaşmalar bir paylaşımdan çok göreve dönüştü. Göstermelik bazı eylemler söz konusu oldu. İnsanlar birbirleriyle konuşmak yerine kopyala – yapıştır mesajları alıp birbirlerine göndermeyi tercih etti, bu yüzden işin duygusu ve ruhu iyice azalmış oldu.

Kopyala – yapıştır mesajlaşmayı ben bayram içeriğini değersizleştirilmesi olarak görüyorum. Benim için sen sıradan birisin demeye geliyor. Sosyal medyadan aldım sana gönderdim demektir. Bayram, sesini duymak, varsa imkanı dokunmak, sarılmak, paylaşmaktır. Kopya mesajları atmaktansa kendi cümleleri ile mesaj yazmak daha samimi olacaktır.

Eski kuşaklar bayram dedikçe, duygu, etkileşim, sosyalleşme, paylaşma, dertleşme, yani daha çok duygunun ve paylaşımın ön planda olduğu kavramlardan bahsediyor. Ama yeni kuşaklar bunu bayramı tatil ve dinlenmek olarak görmekte, “Bayram ne zaman? Bayramda ne yapalım? Bayramda nereye gidelim?” diyorlar.

Eskiden bayramda, insanlar yemekler, tatlılar yaparlardı ve çocuklara hediyeler alınırdı. Çocuklar o ayakkabılarla sabaha kadar sarılıp uyur onun heyecanını yaşarlardı. Bayram, sosyal paylaşım ve toplumsal etkileşim alanı iken şimdi daha çok çekirdek aile hatta bireyin kendi başına yaptığı etkinlik alanına dönüştü. Bu nedenledir ki bayramlarımıza sahip çıkmamız ve güzel geleneklerimizi yeni nesillere aktarmamız gerekir.

Bayramları diri tutmakta öldürmekte bizim elimizde.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Sema Aktaş
Bağlantılar:
Aile Danışmanı
4 Yorum
  • Katılıyorum her geçen bayram bir diğeri aratıyor, gittikçe aradaki samimiyet azalıyor eylemler göstermelik oluyor, eskiler özleniyor…. Ne güzel yazmışsınız…

    • İnşallah, bayramlar gibi özel olan tüm günlerimize ve değerlerimize sahip çıkmalıyız., Teşekkür ederim ☺️

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version