Elinde bir kama parlıyordu. İnsanların arkasına bakması yasaklanmıştı, sadece ben görebiliyordum kamanın göze batan ışıltısını. Burada bir suç işlenmişti. Fakat suçlu yoktu.
Mesnevi’de okumuştum; yüksekte uçan kuşun gölgesi de toprağın üstünde uçarmış. Budalanın biri de dermanı kesilinceye kadar uğraşmış gölgeyi avlamak için. Bu uğurda ömrünü boşa heba etmiş. Evet, bu bir suçtu ama bunun için kimse budalayı suçlayamazdı; çünkü insanın kendine ettiği kötülüğün cezasını başkası veremezdi. Sanırım buradaki de böyle bir şeydi. Ya da suçun kalabalık tarafından işlenmesi suçluyu gizliyordu. Bir filmde, “Suç işlemek istiyor fakat suçlanmak istemiyorsan, etrafına yeterince kalabalık toplaman yeterli.” diyordu. Ben şimdi o kalabalığı izlemekle meşgulüm.
“Elmanın diğer yarısı kurtlu çıktı, benim kabahatim değil.” diye bağırdı arkası dönük insanlardan biri.
Öteki, “Ben sadece kendimle hesaplaştım.” dedi.
Bir diğeri, “O zaten hak etmiyordu.” dedi.
“Benim değil, babamın günahı.” diye ekledi yanındaki.
Adamın şaşkınlığına bakılırsa söylenilenlere anlam veremiyordu. Kendisinin onları neyle suçladığı hakkında en ufak fikirleri yoktu ki, başka günahlarını haykırıyorlardı. Şimdi hepsi aynı anda konuşuyordu.
Adam, kalabalığı bir süre daha dinledikten sonra, “Susun!” diye bağırdı. “Size bir soru soracağım, doğru cevap veren gidebilir. Hepiniz bugünkü gibi daha önce de geldiniz buralara ve birçok fotoğraf çektiniz. Öyleyse arkanızı dönmeden söyleyin bana: İki gölün arasında kalan ahşap ev kaç katlı?”
Uzun bir süre kalabalıktan ses çıkmadı. Sonra kendinden emin olmayan cılız sesler duyuldu. “İki katlı, dört katlı, üç katlı…”
Kahkahayı bastı adam. Elindeki kama parıltısını yitirdi. Ben de suçluluk hissediyordum; çünkü ahşap evin kaç katlı olduğunu görmek için gizlendiğim yerden başımı uzatmıştım. İki gölün arasında ev yoktu. Adam beni fark etti ama görmezden geldi. Tek kelime daha etmeden elinde kaması yürüdü gitti.
En güzel manzaralara sırtımızı dönerek deklanşörlere basmaya başladığımız gün işlenmişti buradaki suç. Fakat suçlu değildik.
Basarilarin daim olsun canimmmm gunumuzde yasadigimiz ani okadar guzel ozetlemissin kiii hayran kaldim
Okurken gerçekten çok etkilendim çok derin ve güzel bir yazı olmuş.
Yazılarınızın devamını bekliyorum. Emeğinize sağlık.
Kalemle kağıdın arasında fısıltı gibi anlatıldı gerçekler ama kimse duymak istemediği için okuyanlarda sustu.
Kaleminize sağlık Güvercin hanım yine görmek istemediğimiz yaramıza dokunmuşsunuz.
Yazarken sadece kendi ruhunu değil, okuyup anlayabilen herkesin ruhunu yansıtmışsın. Kalemine sağlık, anlayarak okuyan okurseverlere değsin kalemin. Başarılar.
👏👏👏