Sen bıraktın ya ellerimi,
Kalakaldım öyle boşlukta.
Yere düştü bu şehrin gökyüzü,
Yıldızlar döküldü yere,
Ay ağladı düşüşüne,
Sonra o da başını aldı gitti bu sönük şehrin gökyüzünden.
Ellerimi bıraktığın o gün,
Mehtaplı gecelerde kürek çekmedi sandallar.
Yakamoz ağladı sönük kaldığına,
Mehtabın yalancı ışıklarında aradı kendini,
Güneşin kapısını çaldı açılmadı,
Sonra kendini kaybetti bu sönük gökyüzünün sokaklarında.
Ellerinden ellerim düştüğü gün,
Bu şehrin ışıkları söndü.
Yoluma ışık olan sokak lambaları da söndü.
Sonra sular çekildi denizlerden, gemiler karaya oturdu.
Geçen gemicileri sordum,
Bizi ağırlayan deniz fenerine sordum her gün,
Buradan geçen her denizciyi…
Seni anlatan gemileri kaybettim bu sönük şehrin limanlarında.