Seni Yeneceğim İnsülin Direnci

Nilüfer Şen Çakar 1.1b Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Joan Sotkin’le tanışmam bundan 10 -15 sene kadar önceydi. Tanışmak derken yüz yüze karşılaşmayı kastetmiyorum. İnternette gezinirken rastladığım “Prosperity Place” (Bolluk / Bereket Mekânı gibi çevirebiliriz) ilgimi çekmişti. “Hakkında” bölümünü okudukça kurucusunun yaşam öyküsü dikkatimi çekti. Kendini değiştirip dönüştüren ve hayatını baştan yaratan insanların öyküleri her zaman takdirimi kazanmıştır. Bu tür biyografileri okuduğumda insanların hangi yollardan geçtiğini görür, hatalarıyla sevaplarıyla insan olmanın getirdiği zorlukları, aştıkları engelleri, kat ettikleri aşamaları okur kendimce dersler çıkarırım.

Yanlış hatırlamıyorsam Joan Sotkin uzun yıllar yoğun, stresli ve rekabetin ağır bastığı medya sektöründe çalıştıktan sonra, stres, uykusuzluk ve düzensiz yaşamın baskısıyla tükenmişliğin eşiğine gelip, maddi ve manevi olarak iflas etmek üzereyken her şeyi geride bırakıp yepyeni bir yaşama adım atıyor. Yok ama tahmin ettiğiniz üzere tropik bir adaya taşınmıyor veya Tibet’e gitmiyor. Bin bir zorluktan ve çevresinin “Aklını mı kaçırdın sen?” itirazları arasında kendi işini kuruyor.

Klasik bir “Ye, dua et, sev” öyküsünden ziyade yaşamını hallaç pamuğu gibi ters yüz edip fiziksel, ruhsal ve finansal bir yolculuğa çıkıyor.

Yazıma Joan Sotkin güzellemesi gibi başladım ama varmak istediğim sonuç başka. Joan Sotkin web sitesinde genellikle beslenmenin tüm yaşam dengemizi nasıl etkilediğinden bahsediyor. Rafine şeker, paketlenmiş gıdalar, gazlı içecekler, unlu mamuller, tüketim çılgınlığı, alışveriş bağımlılığından tutun da devasa bir reklam ve gıda endüstrisinin karşısında sağlığını kaybetmeden ilerlemenin yollarını anlatıyordu bundan yıllarca önce. Hatta psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemi olan Emotional Freedom Technique’ten (Duygusal Özgürleşme Tekniği – EFT) ilk bahsedenler arasındaydı. (Doktorunuza danışmadan denemeyiniz) Finansal okuryazarlık ve girişimcilik konusunda da oldukça aydınlatıcı makaleleri var. Bugünlerde 10 yıllık Prosperity Show podcastlerinin sonuna geldiğini açıkladı. Bu yolculukta benim gibi birçok kişinin zihninde bir ışık yaktığına eminim.

Sotkin’in birçok yayınında bahsettiği gibi beslenmenin finansal durumumuzla da birebir ilintili olduğunu geçtiğimiz ay daha iyi anladım. Son zamanlarda beslenme rejimime pek dikkat etmiyordum. Belli başlı prensipleri uygulasam da tatlı krizleri yaşıyor ve atıştırmalıkların cazibesine kapılıyordum. Her ne kadar yürüyüşlerimi aksatmasam da neredeyse her ay tartıda gördüğüm ekstra kilolar oldukça moral bozucuydu. Kilo almanın getirdiği merdiven çıkarken tıknefes olmak, depresif ruh hali ve ataletin verdiği bezginlik de cabası. Neyse ki sonunda epeydir ihmal ettiğim şeyi yaptım. İç hastalıkları uzmanına gittim. Testler, tahliller filan derken yolum diyetisyenle kesişti. İnsülin direncini yenebilmem için birtakım ilaçların yanı sıra acımasız diyebileceğim bir yasaklar listesinde neler yoktu ki… Öte yandan bıçak kemiğe dayanmıştı. Kendimi sürekli halsiz ve enerjiden yoksun hissetmekten kurtulmanın bedeli bu listeye uymaksa ödeyecektim. Birkaç aydır listeme harfiyen uyuyorum. Ne bir eksik ne bir fazla. Mucize diyet diye bir şey yok bu arada. Abur cubur, ıvır zıvır her şeyi (sadece yemek değil ama aklınıza gelebilecek tüm fazlalıkları) hayatınızdan çıkarıp yeni rutinler eklediğinizde meyvelerini er geç topluyorsunuz. Ben de kısa bir sürede 7 kilo vererek ideal dengeme ulaştım. Ama inanın bu hiç kolay değil. Tüm o reklam ve gıda endüstrisinin size sunduğu şıkır şıkır ambalajlı, bol yağlı, lezzetli soslarla bezenmiş damak tadınıza göre incelikle işlenmiş zehirlerden kurtulmak zaman ve irade istiyor. Bir gün arkadaşlarınızla yemeğe çıkın ve cadde boyunca diyetinize uygun bir büfe veya lokanta ya da menüde yiyecek doğru dürüst hiçbir şey bulamadığınızda bu yazımı hatırlayın 🙂 Bu durumda eski usul sefer tasını ya da mini yemek kaplarını tavsiye ederim.

Sevgiyle kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version