Serçe Kuş

62 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Minik bir misafirim gelmiş pencere kenarına. Tebessümle açıyorum gözümü bu sabah… Herkes rızkının peşine düşmüş, herkes ürkek ve naif adımlarla güneşe yüzünü dönmüş. Hastayım biraz bu aralar; bu yüzden beni teselliye gelmiştir belki de bu serçe kuş. Yahut kendimi yalnız hissetmemem için Yaradan’ın bir armağanıdır, kim bilir… Zira Rabbimin hikmetinden sual olunmaz. Hoş geldin, serçe kuş, hoş geldin. Sahi, kaç mevsim oldu görüşmeyeli? Yoksa hastane bahçesinde simidimi paylaştığım kuşlardan biri misin sen? Ben, soğuk bir bankın etrafında sıcak bir hisle doluncaya dek içim, sizi beslerken… Ah, ahde vefa ne de güzel bir hissin sen!

Serçe kuş, tutup sarılmak isterdim sana. Bana anlatacağın o esrarengiz hikayeleri dinlemek, yılların hasretini gidermek… Kaç mevsim bekledim oysa, hemencecik gelmedin. Bak, bu sabah çat kapı çıkıp geldin. Ama soğudu havalar, bilirim, çok durmazsın buralarda; göç eder, gidersin ansızın korunaklı bir sığınağa… Payımıza beklemek ve uzakları izlemek düşer. Olsun, sen mutlu ol, sen iyi ol da varsın olsun. Kanatların yine kavuşturur belki bizi ansızın bir gün… Beklemenin ümidi hepimize yeter.

Gitmeden sana söylemek istediğim şeyler var, serçe kuş. Mesela, güzel şeylere zaafım var: sormadan söylenen bir fincan dost kahvesine, zamansız gelen inceliklere, yargılanmadan samimiyetle gerçekleştirilen sohbetlere, bir çift imasız bakışa, bir tatlı tebessüme… Dedim ya, serçe kuş, güzel şeylere zaafım var.

Kalbindeki niyetler yüzlerine yansıyor artık insanların, serçe kuş. Kelama ihtiyaç duymayacak kadar hal diline vakıfım. Kim iyi, kim kötü, yanılırım belki; ama iyi görünen tüm kötülüklerin farkındayım. Uzak olsun iyilik kılıfına gizlenmiş tüm kötülükler, serçe kuş, zira kalbimin baharında kötülüklere zerrece yer yok. Ben, niyeti ve kalbi en az yüzü kadar saf, bakışları kadar masum insanlara müptelayım. Söylemlerin eylemlere dönüşmediği tek bir cümle dahi cezbetmiyor artık ilgimi… Ayrıştırılan, ötekileştirilen, bu iddiayı güden ve benlik rüyasına hapsolmuş her insanın hışımla karşısında kalbim. Ben, tevazu sahibi gönüllerin aşinasıyım. Heybemde, diliyle kalbi, yüzüyle tavrı bir olmayanlara hiç yer yok, serçe kuş. Zira bilirim, uzun bu yol ve benim umutla dolu ekmeğim, aşım… Bir kırıntı dahi kalsa avcumda, onu da seninle paylaşırım.

Öğrenir mi kanat çırpışından umudu, gelişinden ahde vefayı insanoğlu, bilmem. Ama ben derdimi yalnız seninle paylaşırım. Bir kuşun kanat çırpışıyla uyandığım bu rüyadan, bilmem hangi hakikatle ebedi bir istirahate dalarım. Sen beni boş ver, serçe kuş. Biz insanoğlu böyleyiz; inciniverir hemencecik kalbimiz… Sen uç en güzel semalarda; uç, daha güzel öykülerin kucağına, ahde vefanın unutulmadığı o kutlu diyarlara uç. Dilerim kanatların incinmesin.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version