Senin acılarında kıvranıyorum ben. Acıların yürek yangınım. Gözünden düşen damlada boğuluyorum. Uzanmak tüm yaralarına dokunmak istiyorum. Bu da geçer demek… Geçmeyeceğini bile bile üstelik.
Yanında ki ben olayım istiyorum. Başını koyduğun omuz… İzlerken iç çekiş sebebim… Öyle güzel bakıyorsun ki ona, öyle masum… Uzaktan izleyen benim bile içime işleyen bir sevdayla. Birde bana baksaydın böyle nasıl da aydınlanırdı kara dünyam. Ama senin ondan başkasına ilişmiyor gözlerin. Öylesine sadakat öylesine sevdalı ve öylesine acı çekiyorsun ki çekip almak istiyorum onun kollarından seni. Ama görüyorum ki alırsam sen solarsın. O gül yüzün aydınlığını kaybeder. Nasıl da güzel bakıyorsun ona… Bir de bana baksan ya…
Arada gözünün ucu değiyor sanki. Öyle bir kıpırtı oluyor ki bende. Tüm volkanlar içimde patlıyor. Ben yanıyorum. Sana küllerim ulaş masada. Yanlış anlama şikâyetçi değilim. Oturmuş sevda nöbetindeyim. Bana da düşen bir göz değimindeki kıpırtıda avunmak… Biliyorum… Rüzgâra yalvarıyorum bazen, senden bana essin diye. Öylede çaresiz öylede muhtacım işte… Sevda nöbetinde medet umduğum tatlı esinti kokunu getirsin, çekeyim içime.
Yetmiyor… Yetmiyor… Ben kavruluyorum. Dokunmak istiyor ellerim, solumak istiyor nefeslerim seni. Sen bende öyle güzelsin ki. Merak ediyorum acaba ben sende nasılım? O hülyalı gözlerinde ben parlar mıyım? Yoksa küçük bir karartı mı benim sana yansımam? Muhtemelen öyle olsa da umut insanın içinde hep var olan. Bilmiyorum ve bilmek mi acıtır bilmemek mi karar veremiyorum. Beynimin tüm kıvrımlarına senin farklı ahvalin kazınmakta. Her an seni kaydetmek için var olmuş bende.
Saçını geriye atarken kullandığın işaret parmağına öpücükler gönderiyorum uzaktan hayalen. Hissetsen diye boş hayallerle. Gülüşün… Dudaklarının aldığı şekil, o bal sesinin yankısı… Bir bir işliyor belleğime. Her anın bir iç çekiş olsa da bende. Cefaya da razıyım refaha da senle. Değseydi bir kez de elin elime… Ahhh keşke…
Karşımdasın, bankta başın onun omzunda. Saçlarına öpücük kondururken karıncalanıyor dudaklarım. Eli yüzüne her değişinde ben cehennemin dibinde. Ukdelerim boğazımda dizili. Her şey anlamsız… Sensiz olunca. Cehennemin dibinde cenneti izliyorum… Yanıyorum… Yanıyorum… Yetmiyor… Kavruluyorum…
Sonra ona öyle güzel bakıyorsun ki… Seni düşünmenin haddim olmadığını anlıyorum. Usul usul küllerime gömülüyorum. Uzaktan varlığınla yetiniyorum. Mutluluğunla avunuyorum. Acınla kıvranıyorum. Karanlık dünyamın aydınlık hayali… Harelerinden saçılan mutluluk var oldukça ben avunmasını bilirim hep uzakça…
İçimde hep bir hüzün melodisi. Varlığın yeter dese de dilim. Gönlüm hep bulutlu be gülüm. Elin elime değse güneş açar mıyım? Deli eden bir merak sarıyor her yanımı zaman zaman… Hâkim olmak ne de zor o zaman.
Engel olamadan kendime, ayaklarım düşüyor yine peşin sıra. Senin peşinde olmak en mühim iş olsa da yanında o olmasaydı ya…
Durdun bir an ben dondum o an. Kalbim durdu bir an. Sen otobüs durağında yalnız kalınca. Uçtum sanki durağa o yanından ayrılınca. O sımsıkı sarılışınız içimi yaksa da. Varınca durağa… İlk defa sana daha yakın… İlk defa nefes alışım daha derin. Ortamda ki tüm oksijen benim içime depolanmalı. Senin solukların var içinde. Gelmesin başka kimse. Ben soluyayım sadece.
Otobüs geldi. Elim titreyerek okuttum kartı ardından. Nereye elini değdirdiysen ben de dokundum hemen. İzi geçmeden. Az ötemdesin çok az… İlk defa bu kadar yakın. Dayanmak çok zor. Çok güzelsin… Çok… Sana da söyleyebilsem ne dersin. Dua ediyorum şu an. Herkes bu otobüse binsin. Adım adım yaklaşayım sevdiceğime. Adım adım sürüklesinler beni ona. Belki eli elime değer bir anlık. Belki de saçının teline dokunabilirim kısacık. Zaman donsa ya dursak kalsak burada…
İnme vaktin geldi. Kapıya yaklaşıyorsun yine benden uzağa. İmkânsızlığı yüzüme vura vura… Otobüs durdu. Sen yanımdan öyle bir geçtin ki… Ben bittim… Gülümsedin hem de gözlerin yüzüme değdiğinde. Sen bana gülümsedin. Ve geçip gittin… Dondum kaldım ben. O anda orada gülüşünde hapsoldum. Sevdiceğim ben sana hapsoldum…