Şiddet deyince çoğunluğun aklına fiziksel şiddet gelse de şiddetin pek çok türü vardır. Esasında hiçbir şiddet biçimi birbirinden bağımsız değildir. Çoğu zaman birinin yaşandığı yerde mutlaka diğer şiddet biçimlerine de maruz kalındığı, çoklu şiddet yaşandığı bilinen bir gerçektir. Fiziksel şiddetin olduğu bir yerde sözel, psikolojik ve cinsel şiddet olabilir ya da ekonomik şiddete psikolojik ve fiziksel şiddet eşlik edebilir vb.
Fiziksel Şiddet, kişiye fiziki açıdan zarar veren şiddet türüdür. Tokat atmak, yumruklamak, ısırmak, saçını çekmek, itmek, yaralamak, yakmak, vücudunda sigara söndürmek, ıslak havluyla vurmak, işkence yapmak, sıkıca tutmak, eşya fırlatmak, alkol ya da uyuşturucu maddeyi zorla kullandırmak, zor durumdayken ilk yardım almasını engellemek, sağlıksız koşullarda yaşamaya mecbur bırakmak, sağlık hizmetlerden yararlanmasına engel olmak vb.
Psikolojik/Duygusal Şiddet, kişinin ruhsal bütünlüğüne zarar veren şiddet türüdür. Sevgi, saygı, güven vb. duygusal ihtiyaçlarını karşılamamak, her şeyine karışmak, korkutmak, kontrol etmek, onun adına karar vermek, ailesi ve yakın çevresiyle görüştürmemek ya da kendi belirlediği zaman diliminde görüştürmek, çocukları ile tehdit etmek, sürekli kontrol altında tutmak, kişisel gelişimini engellemek, sürekli eleştirmek, gururunu incitmek, öğrenim hayatına devam etmesini engellemek vb.
Sözel Şiddette kişi kullandığı kelimelerle şiddet uygular. Sözel şiddet çoğu yerde psikolojik şiddetin içinde geçer. Tehdit etmek, hakaret etmek, küfretmek, bağırmak, lakap takmak toplum içinde küçük düşürücü sözler söylemek, fiziksel şiddet uygulamak ile tehdit etmek vb.
Cinsel Şiddet, kişiye cinsel bir nesne gibi davranılmasıdır. Taciz etmek, zorla ya da para karşılığı evlendirmek, eşi dahi olsa tecavüz etmek, cinsel yolla geçen hastalıkları bulaştırmak, para karşılığı ya da maddi çıkar elde etmeden kadını başkalarıyla cinsel birlikteliğe zorlamak, kürtaja zorlamak ya da yaptırtmak, çocuk doğurmaya zorlamak, bekâret kontrolü yaptırtmak vb.
Ekonomik Şiddet, menkullerin/gayrimenkullerin, paranın tehdit ve yıldırma amacıyla uygulandığı şiddet türüdür. Para vermemek, evin ihtiyaçlarını karşılamamak ya da bununla ilgili tehdit etmek; maaşına, bankamatik ve kredi kartlarına el koymak, çalışmasını engellemek ya da zorla çalıştırtmak, ekonomik konularda tek başına karar vermek, zorla kredi çektirtmek, iş hayatında ilerlemesini engellemek, evine, arabasına, tarlasına, altınına, arsasına el koymak, borçlandırmak vb.
Dijital Şiddet ise teknolojik araçlarla uygulanan şiddet türüdür. Son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız, ayrıca konu akran zorbalığı ise en sık karşılaştığımız şiddet türüdür. Kişi istemediği hâlde ısrarla aramak ya da mesaj göndermek, mesajlarını kontrol etmek, yer bildiriminde bulunmasını istemek, görüntülü konuşmaya zorlamak, sosyal medya aracılığıyla denetlemek, şifre istemek, iletişim bilgilerini başka kişilere vermek ya da vermekle tehdit etmek ve onların da rahatsız edici görüntü ve içerikler göndermesine sebep olmak, sosyal medya aracılığıyla küçük düşürmek ve hakaret etmek ya da bununla ilgili tehdit etmek, gizli kamera ile özel görüntülerini kaydetmek ve bunları yaymakla tehdit etmek vb.
Ev İçi Şiddet; yaşlıya, engelliye, çocuğa uygulanan ya da eski eşlerin, nişanlı çiftlerin özellikle erkeğin kadına uyguladığı yakın ilişkiler içinde bulunanlar arasında yaşanan şiddet türüdür. Şiddet mağduru, şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü şiddeti kapsar.
Kadına Yönelik Şiddet; Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nin 1. Maddesi’nde kadına yönelik şiddet;
“İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan, cinsiyete dayalı bir eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakma” olarak tanımlanmaktır. Kadının cinsiyetinden ötürü uğradığı şiddet biçimidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarındandır. Kadına yönelik şiddet, ülkelerin gelişmişlik seviyesine bakılmaksızın evrenseldir ve en yaygın insan hakları ihlalidir. Kısacası bunun eğitim, kültür, gelir düzeyi ile hiçbir ilgisi yoktur.
Flört Şiddeti, diğerleri gibi bitmiş ya da devam eden ilişkilerde ortaya çıkan, failin tek taraflı ısrarlı takip, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel, ekonomik ve dijital şiddet içeren davranışlarda bulunmasıdır. Sevgili, şiddet göstererek kişi üzerinde egemenlik kurmayı, kontrol etmeyi ve gücünü göstermeyi hedefler.
Tek Taraflı Israrlı Takip; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulanma Yönetmeliğinin 3. Maddesinin ş bendinde şöyle geçmektedir:
“Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, şiddet uygulayanın şiddet mağduruna yönelik olarak güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranışı ifade eder.”
Çocuğa Yönelik Şiddet; çocuğun en temel haklarının (yaşama, eğitim, sağlık, barınma, cinsel sömürüye karşı koruma) ihlal ve ihmal edilmesi, görmezden gelinmesi, fiziksel, cinsel, sözel, psikolojik, ekonomik şiddet uygulanması, kısacası çocuğun her yönden ihmal ve istismar edilmesidir. En çok da ruhunda kapanmayan yaralar açar. Ve birçoğumuzun yarası taa çocukluktan gelir.
Epigenetik çalışmalarla çocukluk çağının olumlu yaşantıları ve travmalarının gelecek kuşaklara aktarıldığının altı sürekli çizilmektedir. Biz çocukları sevelim ve onlara değer verdiğimizi her fırsatta gösterelim ki onlara nesillerce sürecek olan kötü bir miras bırakmayalım…
Öğrenilmiş bir davranış olan şiddetin hiçbir şekilde bahanesi kabul edilemez. “Erkekler neden kontrolünü kaybediyor?” diye sorulduğunda bu suçu belki de farkında olmadan meşrulaştırıyoruz. Erkekler kontrolünü kaybetmiyorlar ve hatta gayet kontrollü bir şekilde şiddet uyguluyorlar!
Bu konuyu Eva LUNDGREN “Şiddetin Normalleştirilme Süreci” kitabında şöyle anlatır: “Partnerini döven erkekler -ki çoğunun çocuklarını da dövdüklerini biliyoruz- daha çok evdeyken ve eşleri ile baş başayken dayak atmayı tercih ederler. Nerede, nasıl, ne kadar dayak atacaklarını dikkatle kontrol ederler. Dolayısıyla buradaki şiddet kör değildir. Kadına yöneltilmiş kontrollü bir harekettir ve dayak atan erkek, kişiyi, yeri ve zamanı denetimi altında tutar. Diğer bir deyişle, dayak fiili esnasında ve dışında kontrolü elinde tutan erkektir.” (Çev: Berna EKAL, 2009, s.31)