Hayat bir şiirdir, okumasını bilirsek…
Şiir özlemdir, buz tutmuş gönülde kor gibi yanan.
Ayrılıktır, yüreği lime lime doğrayıp dağlayan.
Aşktır, dünyada cenneti yaşatan.
Acıdır, zehri zerk edip duran.
Ve şiirdir bu duygulara vücut bulduran.
Şiir unutulmuş bir kasabadır.
Sokaklarında eli yüzü çamurlu çocukların gezindiği,
Dünyanın en ücra köşesidir.
Bir seyyahın omzundan seyredilen,
Şekerdir bir çocuğun avuçlarında.
Son papatya yaprağıdır sevgilinin elinde.
Gözyaşıdır annenin yanaklarından yuvarlanan,
Şiir vatandır, bayraktır,
Göklerde dalgalanan.
Yanıp kavrulan türküdür bir kundakta sallanan.
Şiir yoldur, yoldaştır.
El ayak çekildiğinde gecenin fütursuz karanlığında,
En iyi arkadaştır.
Oturur iki çift sohbet eder,
Sonra el ele verir karalarsın olanları,
Olmasını hayal ettiklerini,
Olduramadıklarını,
Sustuklarını,
Yutkunduklarını…
Gördüklerini, yaşadıklarını,
Anlamlandırma çabasıdır hayatı.
Yüzlerce kez anlatılmış bir duyguyu,
Yüzüncü kez anlatma çabasıdır.
Sevgilinin dilinde tükenen sevdadır.
Dalında solmuş beyaz bir orkidedir.
Yollara düşmüş çaresizliktir.
Tiz bir çığlıktır boş sokakta yankılanan.
Aydır, güneştir.
Gün doğumu, gün batımıdır.
Kabustur, uykunun en derin yerinde soluksuz bırakan,
Kan ter içinde yutkunduğun bir damla sudur.
Bitmektir, tükenmektir.
İnatla yaşama tutunmaktır.
Son nefesini vereceğini bildiğin bir döşekte,
Ağızdan çıkan son kelimedir.
İçin için ağlamasıdır,
Bir annenin çocuğunun mezarında,
Ve yeni doğmuş bir bebeğin tutunmasıdır.
Annesinin göğsüne.
Şiir hayattır,
Ve biz onu okuyabilirsek o şiirdir…
Hayat şiirin kızıdır ve ben galiba hayata aşığım…