İnsan ne yaparsa yapsın bir türlü acıya idmanlı hale gelemez. Bunun bir yolu yöntemi de yok asla olmaz. Yaşadığın her acı ilki ve en şiddetlisi gibi gelir. Bir başkası yaşıyormuşçasına reddetmek ister kişi fakat acının gerçekliği bir noktada gelip sarar her tarafını.
Yaşanılan felaketin boyutu ne kadar büyük ise acı o kadar güçlü olur. bu sebeple toplumsal olarak yaşanılan felaketlerin izleri derindir ve bu felaketin sebep olduğu yaraları sarmak kolay olmaz. Böyle zamanlarda insanın yapmak istediği her şey başta kendisi olmak üzere herkese yetersizmiş gibi gelir. “Yeterince yardım edemiyorum” , “Daha fazla ne yapmalıyım?” , “Nasıl geçecek” , “Neden bir türlü bitmiyor” … gibi sorular sorup durur. Oysa bir yaranın sağalması (iyileşmesi) için zamana ihtiyaç vardır. Birdenbire geçmesini beklemek eskiye döneceğini düşünmek doğru olmaz. Acı gelir, kişi acıyı yaşar, direnir, reddeder ve nihayetinde kabul eder. Bu bir süreçtir yavaş yavaş toparlanır. Daha sonra bir gün yeniden doğrulur bel ama öncesinde biraz dağlanmalı biraz sızlatmalı biraz yormalı ki ruh onunla savaşabilsin ve en az hasarla galip çıkabilsin savaştan.
Özellikle büyük çaplı afetlerden sonra toplumsal ruh sağlığı zedelenir. Bireyler öfke, kaygı, endişe, korku gibi hislerin etkisiyle tahammülsüz hale gelirler. En çok böyle zamanlarda göze batar farklılıklar. “Benim gibi olmayan çevremde olmasın” fikri sabittir çoğu insanda. Her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç vardır sağduyulu olmaya. Bunu yapabilmenin yolu nezakettir. Daha hassas daha empatik olunmalıdır. Her zaman konuşturan dert bu sefer susmayı gerektirebilir. Dinlemek, mümkünse dokunmak ve hissetmeye çalışmak daha iyi gelebilir. Böylesi bir acıdan geçmiş insana çok soru sorulmaz, teselli için kurulan, “Bak canın sağ” cümleleri işe yaramaz hiçbir sorunu halletmediği gibi daha zarar verici olabilir. “Ben ihtiyaç duyduğun an dinlemeye hazırım” cümlesi en etkili destek cümlesi olacaktır. “İNSAN İNSANA ŞİFADIR” sözünün iyileştirici gücüne inanıp bir ve beraber olmak herkese güç verir.
Her yeni gün yeni bir şeyler öğrenmek için fırsattır. Umudunu ve inancını yitirenin iyileşmesi de kolay olmaz. Zaman, iyileşmek için gereklidir elbette fakat sanıldığı gibi acıyı azaltmaz. Acıyı yaşayan o acının etrafında büyür. Mücadele edebilme potansiyelini görür ve kabul eder. Böylelikle zaman kendi gücünü gösterir insana, öğretir onunla yaşamayı…