Seda o akşam arkadaşlarıyla çok eğlenmişti. İş çıkışı arkadaşlarıyla dışarı çıkıp biraz içki içmiş ve dans etmişti. Arkadaşlarından biri ile evleri yakındı, sokağın başında sarılıp vedalaştılar. Arkadaşı sağ yoldan kendi evine yöneldi. Seda ise sol yoldan kendi sokağına girdi. Yorgun hissediyordu ve çok uykusu gelmişti. Eve gidince makyajını silip, duş alıp yatacaktı. Bunları düşünürken birden önüne bir kedi atladı. Düşüncelere dalmış olduğu için sıçradı yerinde.
“Kedicik korkuttun beni.” dedi.
Sokakta kendisinden başka kimse yoktu. Sağlı sollu yan yana eski binalar ve önlerinde park edilmiş arabalar duruyordu. Yolun her iki kenarında da sıra sıra ağaçlar vardı. Issız sokakta ağaç diplerindeki çöpler, kedi, ve kendisi dışında başka hiçbir şey yoktu. Normalde bu sokakta yürüyen çok insan olurdu. Bu düşünceleri kafasından attı bir anda.
“Off, neden hala gidemedim eve?” diye söylendi.
Yürüyordu ama hala eve ulaşamamıştı. Evi bu kadar uzak değildi. Arkasına baktı ve zifiri karanlığı gördü. Sokak lambaları yanmıyordu ve sokak çok ıssız duruyordu. Telefonunu çıkardı, saate bakmak istedi fakat şarjı bitmişti. Eve yürümeye devam etti. Baktığında sokağın ortasına yeni gelmişti ve evine daha çok vardı. Ama bu imkansızdı. Yürüdüğü halde hiç yol kat edememişti. Kedi tekrardan önüne çıktı. Kediyi görünce tekrardan korktu. Sinirleri bozuldu, çantasından sigara paketini çıkardı. Paketin içinde sadece bir tane sigara kalmıştı. Bütün gece sigara içmişti. Kalan son sigarasına baktı. Çantasında çakmak aradı. Çakmak ya mekanda kalmış olmalıydı. İçinden küfür etti. Bunların hepsi şaka mı diye isyan etti. Keşke arabam olsaydı hiç uğraşmazdım diye düşündü. Tekrar yürümeye başladı. Sigarasını evde içecekti tabi gidebilirse. O sırada bir ses duydu.
“Pşşt. Bakar mısın?”
Biraz ürktü ama yine de bir insan sesi duymak rahatlatıcı gelmişti. Çevresine bakındı fakat kimseyi göremedi. Evlere baktı, birisi camdan ya da balkondan mı seslendi acaba diye düşündü yine de yürümeye devam etti. Daha demin kendisini korkutan kedi de yanından yürüyordu.
“Hey, sana diyorum.”
Seda, durduğu yerde donakaldı. Sanki başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Kanı çekilmiş gibi hissetti. Ses, kediden geliyordu.
“Sen nasıl?” diyebildi sadece Seda.
“Evet, ben konuşuyorum. Sana çok seslendim fakat beni duymadın.”
“Kabus mu bu? Bitmeyen sokak, konuşan kedi, son sigara, kayıp çakmak.”
“Adın nedir?” diye sordu kedi.
“Seda, senin adın ne?”
“Mine.”
“O nasıl bir kedi ismi?”
“Ben kedi değilim, insanım.”
“Kesinlikle bir kabusun içindeyim. Ne zaman uyanacağım acaba?”
“Bu ne bir rüya ne de kabus. Cehennemin içindesin şu an. Bundan 5 sene önce arabayla bir kediye çarpmıştım. Acelem olduğu için onu orada bırakmıştım. Eve giderken kendimi burada buldum. Kedi olarak. Sokaklarda sürünüyorum, aç kalıyorum ve sürekli korkarak hayatta kalmaya çalışıyorum. Kaç kere araba eziyordu beni. Sen ne yaptın da bu sokağa düştün?”
“Sen neyden bahsediyorsun burası benim sokağım. Evim burada.”
“Hayır, burası farklı bir boyut. Bende bu sokaktan geçiyordum. Yürüdüm saatlerce sokaktan çıkamadım sonra da kendimi bu şekilde buldum. Her gece buraya tekrar geliyorum. Belki yeniden insan olurum diye. Belki cezamı çektiğimi anlar diye.”
“Kim anlar?”
“O, bu kapının bekçisi. Her gece girmeme izin veriyor ama insan olamıyorum yeniden. Sadece burada konuşabiliyorum. Kapıdan normal boyuta geçince konuşamıyorum.”
“Sen ne saçmalıyorsun? Alkolü fazla kaçırdım galiba. Saçma sapan halüsinasyonlar görmeye başladım.” dedi Seda ve yürümeye devam etti.
O sırada bir ışık gördü. Bu ışık gözleri kör edecek kadar parlaktı. Kolunda bir acı hissetti. Çığlık attı. Koluna baktığında kolu, kedi pençesiyle çizilmişti ve kanıyordu. Gözü karardı. Karanlık…
Seda, korna sesiyle gözlerini açtı. Sesler daha net ve gürültülü, kokular daha keskindi. Yerdeki su birikintisine baktı ve kedi suratını gördü. Yansımadaki kedi, çocukken kuyruğunu ezdiği sarı kedinin aynısıydı. Konuşmaya çalıştı fakat miyavlıyordu. Yürüdü, akşam kediyle konuştuğu noktaya geldi. Kendisine dair hiçbir iz yoktu. Çantası, kıyafetleri, telefonu hiçbirinden eser yoktu. Yerde bir sigara gördü. Kendi sigarasıydı bu. İçemediği paketinde kalan son dalıydı.
Çok tatlı bir hikaye sonunu hiç böyle beklemiyordum. Bayıldım.
Bir çırpıda okudum. İnanılmaz bir hayal gücü. Hem mesajlar veriyor hem de tüyleri diken diken ediyor. Sonraki hikayeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.
O sokağa bizi de çeken ve hapseden bir kurgu ‘farklı boyutta’ bir zihnin ürünü devamı gelmeli. O sokakta kalmalıyız.