Aslında ekilen çeşitli ekinlerin hasat yeridir sokaklar. Kullanılan üslup, ikili yaklaşımlar, toplumsal argümanların kültürel zenginliğe katkısı…
Kimi zaman bir kaç miniğin yanından geçtiğimiz zaman duyduklarımız karşısında yaşadığımız şok, sokak dilinin eskisi gibi olmadığını gösterir. İşte bu yüzden çoğu zaman çocuklarımızın dışarıda zaman geçirmesinden rahatsızlık duyarız.
Bazen çocuklarımızın sokakta geçirdiği zamanların akabinde değişen kişilikleri, ailelerin korkusunu daha da arttırmaktadır. Daha önce çocuğunun kelime hazinesinde hiç duymadıkları kelimeler, daha önce olmayan farklı davranışlar, yaklaşımlar; yıllardır özenle kazandırılmış kişiliklerin değişmesine sebep olmaktadır. İşte bu değişim olumsuz bir değişim olup, toplumsal kaynaşmayı da derinden yaralamaktadır.
Nerede eski dostluklar? Nerede eski sokaklar? İspanyol paçalı gençlerin naif üslupları? Global bir çehreye bürünen sokak oyunları, doğallıktan uzak online aktiviteler… Nerede İstanbul Hanımefendisi lakabının asıl sahibi kadınlar? Normallerin anormalleştiği, yanlışların hoş karşılandığı, düttürü görünümlü nahoş insanlar…
Aslında teknoloji çağının en büyük kazığı sokak kültürüne oldu desek, belki de ağzımızdaki baklayı daha rahat çıkarmamıza olanak sağlayacağız. Özledik belki de, mahallenin erkekleri ile kızlarının birlikte ip atlayışını ya da top oynayışını. Kardeş kavramının toplumsal etkileşimde ki önemini özledik belki de… Geriye döner mi bu gemi? Bu yolun kavşağı var mıdır bilinmez ama sokak dilinin günümüzdeki görüntüsü bir şeylerin apaçık ispatı ve özetidir.
Doğru olmadığının farkındaysan yaptığın yolculuğun, geriye dönüş en güzel başlangıcın olacaktır. Yakında yok olmak yerine uzakta var olmak mantıklı bir tercihtir… Öyle ya en güzel lehçe Türkçe, en güzel Türkçe de sokak Türkçesidir…