Güneş zere özendi bu güz günü,
Pencerelerde bir miktar buğulu yüzüm.
Aynalarda mı kabahat,
Hep yaşlı, bir zifire hasret iki gözüm.
Gönül bahçemin nehirleri akıyor yanaklarımdan.
Sönerken yanıyorum adını işitince kulaklarımda.
Adın, gönlümün yenildiği nadir istisnalardan.
Ömür geçti, bir rivayete göre boş duvarlar arasında.
Ben cam kenarı sedirde ayak seslerini bekliyorum.
Seni duymak ümidiyle kimseyi dinlemiyorum.
Gözüm kör, kulağım sağır;
Zifiri deniz gözlerinde beni de götür, ağır ağır.
Dilim lal, gönlüm yanık;
Yitiriyorum seni elimde avucumda kalanla.
Gittiğin yere biraz benden de çağır.
Yeşillerimin arasında yol bulayım dağlarında.
…
Gün doğarsa içinde sen varsın,
Gece çökünce bilirim, gökyüzünde aysın.
Belki bir gün gölgenle de olsa varırsınız diye
Ben hiç ölümü anmıyorum.
Gecikiyorsun nigarım,
Şiirlerim kafiyeli, ben ise yarım kalıyorum.
Sen sehli mümtenim,
Anlamını kimse bilemesin benden gayrı.
Ben yokluğundan bile ellerimi çekmiyorum.