Yüksek bir uçurum, saldırgan bir köpek, şiddetli bir deprem… Bu kelimeler aslında bizi bir duyguya götürüyor değil mi? Korku.. Ancak korku duygusu her zaman belirli bir durum karşısında ortaya çıkmayabiliyor. İşte bazı durumlar veya nesneler karşısında gerçek bir risk faktörü olmamasına rağmen kişinin yaşadığı mantık dışı ve güçlü korku durumuna fobi adı verilir. Fobide kişi karanlıktan, kediden, sudan vb. çeşitli nesne veya durumların herhangi birinden mantıklı bir gerekçe olmadan korkar.
Sosyal Fobi Nedir?
Bireyin nesnelerden değil de insanlarla etkileşimi ve diyaloğu gerektiren sosyal ortamlardan kaçınmasına ise sosyal fobi denir. Sosyal fobisi olan bir kişi topluluk önünde konuşmak istemez ve olabildiğince bu tür ortamlardan kaçmaya çalışır. Kendini ifade ederken kekeleyebilir ve yüzü kızarabilir. Ya da insanlarla göz teması kurmak istemez. Tüm bunlar sosyal fobiye verilebilecek en belirgin örneklerdendir.
Sosyal fobi, genellikle mükemmelliyetçi ve hassas kişilerde görülür. Kişi kendine hata yapma fırsatı tanımaz ve bu nedenle başkaları tarafından eleştirilmekten,küçük duruma düşmekten çok korkar. Yoğun olarak başarısızlık korkusu yaşanır ve bu da kişide stres ve kaygıyı artırır.Örneğin;sosyal fobisi olan bir öğrenci, ders esnasında sorulan soruya konu hakkında bilgisi olsa da parmak kaldırıp cevap vermek istemez. Sözlü sınav yapıldığında terler ve yüzü kızarır.Ya da bir kafeye gittiğinde herkes tarafından izlendiğini düşünür ve orada hiçbir şey yiyip içmek istemez.Toplum içinde telefonla konuşmaktan kaçınır. Yeni insanlarla tanışmayı,sunum yapmayı,dinleyiciler önünde konuşmayı endişe verici bir durum olarak karşılayabilir veya aldığı bir ürünü iade etmek istese de buna çekinir.
Sosyal fobi durumunda kişi kendisi için endişe verici bir sosyal ortamla karşılaştığında genel olarak; terleme,nefes darlığı, yüzde kızarma, çarpıntı, titreme, karın ağrısı gibi bedensel belirtiler gösterebilir. Ayrıca göz teması kuramama, yetersizlik hissi taşıma, yanlış yapmaktan korkma, dikkat odağı olmaktan dolayı endişe duyma, öz güven eksikliği, kalabalık ve etkileşimi gerektiren sosyal ortamlardan kaçınma,başka insanların kendisini izlediğini düşünme, kusursuz olmak isteme gibi durumlar da sosyal fobide görülen psikolojik belirtiler arasında yer alır.
Sosyal fobinin oluşmasında ailesel faktörlerin önemi büyüktür. Genellikle aşırı koruyucu ve kontrolcü aile yapılarında büyüyen çocuklarda sosyal fobinin görülme ihtimali daha fazladır. Ebeveynlerin aşırı koruyucu tutumu çocuğun kendini yetersiz hissetmesine sebep olur ve bu nedenle kendine olan güveni azalmaya başlar. Yine çocuğa karşı aşırı eleştirel bir davranış şekli ile yaklaşan anne-babaların çocukları da hata yapmaktan korkan ve mükemmeliyetçi bir kişilik yapısına sahip bireyler haline gelir ve sonuç olarak bu tür tutum ve davranışlar da sosyal fobinin oluşmasına yol açar.Yine geçmişte sosyalleşme üzerine yaşanan olumsuz anılar da sosyal fobi oluşmasına neden olabilir. Ayrıca sosyal fobinin yoğun olarak yaşanması, beraberinde anksiyete, depresyon gibi başka psikolojik sorunların da ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Sosyal Fobi Nasıl Tedavi Edilebilir?
Sosyal fobi, aşılabilir ve tedavi edilebilir bir durumdur. Tedavide en çok bilişsel davranışçı terapi yöntemi kullanılır. Bu terapi yöntemi ile danışanın mantıksız düşünceleri üzerine çalışılır ve kişiyi kaygılandıran bu çarpık düşüncelerin yerine bilişsel yeniden yapılandırma ile gerçekçi ve akılcı düşünceler konur. Ayrıca tedavi sürecinde kişinin stresle baş etme yöntemleri hakkında bilgi edinmesi ve bu bilgileri gerçek hayatta uygulaması sağlanabilir. Nefes egzersizleri uygulamak da kaygıyı dengede tutar ve bu tür egzersizler sosyal fobinin aşılmasında önemli destekleyicilerdendir.
Sosyal fobinin tedavi sürecinde standartlaştırılmış derecelendirme ölçekleri ile fobi durumunun şiddeti ölçülür.Ölçekler sayesinde sosyal fobinin derecesi hakkında fikir edinilir ve ağırlıklı olarak bilişsel davranışçı terapi yöntemleri uygulanır. Sosyal fobi durumunun şiddetine göre bazı durumlarda terapiye ek olarak psikiyatriden ilaçlı tedavi desteği alınır. Terapi sürecinde maruz bırakma yönteminden de faydalanılabilir. Böylece kişi, bulunmaktan çok korktuğu sosyal ortamlarla baş başa kalarak korkularıyla yüzleşir ve durumun aslında kendi zihninde kurduğu kadar korkunç olmadığını deneyimler. Terapi sürecinde genel olarak hata yapmanın normal ve doğal bir durum olduğu,hataların yeni şeyler öğrenmek için bir fırsat olabileceği anlayışı geliştirilmeye çalışılır ve danışanın olumsuz düşünceleri yerine mantıklı ve olumlu düşünceler koyması sağlanarak öz güvenini kazanması desteklenir.
Terapide ilk olarak, sosyal fobinin hangi zaman, mekan, kişi veya durumlarda ortaya çıktığının danışan tarafından tespit edilmesi istenir ve danışan bu süreçte kendisini gözlemler,sosyal fobiyi ne gibi durumlarda yaşadığını keşfetmeye başlar. Danışanın sosyal fobi konusundaki farkındalığı bu sayede artmaya başlar ve terapi süreci böylece daha verimli bir şekilde ilerler. Danışanın sosyal fobiye yönelik yaşadığı terleme, titreme,kalp çarpıntısı, yüzde kızarma gibi bedensel belirtileri aşma noktasında da nefes ve gevşeme egzersizlerinden yararlanılır. Fobi durumuna yol açan mantıksız ve gerçeklikten uzak fikirlerin yerine de bilişsel yapılandırma yöntemi ile daha rasyonel ve işlevsel düşüncelerin yerleşmesi sağlanır.
Kişinin düzenli olarak egzersiz yapması, sağlıklı beslenmesi, sağlıklı bir uyku rutini oluşturması, kendisi için yararlı olabilecek sosyal aktivitelere katılması da sosyal fobiyi aşmada önemli destekleyicilerdendir. En önemlisi de kişinin hataları olabileceğini kabul ederek kendine karşı şefkatli olmayı ve kendini sevmeyi öğrenmesi sosyal fobinin önüne geçilmesinde esas noktayı oluşturur.