Sosyal İlişkiler ve Bireysel Sınırlar

Yasemin Köse 1.2b Görüntüleme 1 Yorum
2 Dak. Okuma

Hayalin gerçeğe değdiği bir yer varsa, gerçeğin de hayale değdiği yeri kabul etmek, gönül sükunetini sağlamak yine bize düşer. Gerçeklerin kabul edildiği bir ortamda hayal hükmünü kaybeder. Bir daha hayale sığınmamanın hüznü, kabule boyun büker ve bizi teslim alır. Her teslimiyet sonunda huzur getirir mi bilinmez; ama mecburiyetler ve kabul edişler bir noktaya varıştır, bu ortadadır.

Yaşam bize sürprizlerle gelir. Her yeniliği bir hediye gibi karşılayacak o yüce gönüllülüğe sahip olmak, en zor olgunluk seviyelerinden biridir. Yaşadığımız sürece kalbimizi genişleten ferahlıklara ulaşmayı hedeflemek içsel bir insani istektir. Çevremizde tesis ettiğimiz dostluklar ve ilişkiler, sosyal yaşamın hem getirisi hem de götürüsüdür.

Soyutlanma çabası, yaşadıklarımızın bir sonucu olarak bir çırpınış gibi gelir. Peki, soyutlanma gerçekten bir çözüm müdür? Etkileşimsiz bir hayat geçer mi? Yaşayan sosyal canlılar olarak, yaşadıklarımıza ne kadar yüzümüzü dönebiliriz? Sırtımızı dönmek de bir çözüm değilse, yapmamamız gerekenler arasında bir çelişki yok mudur? Hayat cevapsız sorularla doluyken, kalbimiz nasıl rahatlar ve huzur bulur? Sarmal bir düzen, bir kaos birbirini tetiklemez mi? Elbette bu soruların cevaplarını herkes kendi içinde arayacaktır.

İçimiz is bulaşığıyken dışımızı parlatmaya çalışmak yersiz bir çaba gibi görünse de, vazgeçmeme kudretine sahip olmalıyız. Bizim için çok değerli olan kavramlar, başkalarının gözünde süpürülen kuru yapraklara dönüşebilir. Peki, bu durumda içimizdeki değerlileri hiçe mi sayacağız? Kendimize haksızlık yapmış olmayacak mıyız?

Sonbahar umudun sembolüdür. Her bitişin, her çöküşün yeni bir dirilişe gebe olduğunu hatırlatmak önemlidir. Kuruyan çiçeğe bile köküne hürmeten su verdiğimiz saf çocukluk yıllarının anısına sığınarak devam etmeliyiz. Bize güvensizlik, yalan, vurdumduymazlık, kötülük, ihanet, vefasızlık, sevgisizlik, acı ve hayal kırıklığı hediye edenlerin hediyelerini kabul etmek zorunda değiliz. Ancak, her hediye kabule muhtaç değildir.

Bir süre kenara çekilip izlemek gerekir. Kendi sınırlarını oluşturamayanlar, işgale maruz kalırlar. Sınırlarımızı kimseyi kırmadan, kendimizi koruyarak oluşturmak faydalı olur. Sınırlarımızın şeffaflığı, dışarıda ne olup bittiğini görmemiz için gereklidir.

Ruhunuzun ve aklınızın nereye çapa attığına dikkat edin. Gereksiz yere olan çapaları söküp atma kudreti ve kuvvetini gösterebilmek, bize huzuru biraz da olsa getirecektir. Sadeleşip gökyüzüne baktığınızda, yıldızları ve bulutları daha net göreceksiniz.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version