Sosyal Medya Çöplüğü

Kader Toparslan 400 Görüntüleme 3 Yorum
8 Dak. Okuma

Aslında bu bir başlangıç değil sonuç. Bu konu çok başlık içeriyor, 80’lerin sonu 90’ların başında başladı. O dönemin çocuğu olarak söylüyorum, özel televizyon kanalları açılmaya başladıktan sonra biz çocuklar için her şey çok değişti, oyunlarımız bile TV kanallarında yayınlanan filmler ve çizgi filmlerle şekillenmeye başladı. O dönemlerde o yayınların zararlarını ne biz ne de ebeveynlerimiz anlayabildik. Sonrasında ise ergenlik diye bir şey çıktı. Mutlaka tıpta ya da psikolojide bir karşılığı var fakat bizim örf, adet ve anneannelerimizde öyle bir kavram yoktu. Kuşaklar arası çatışma başlamıştı, anne ve babalarımızla aramızda uçurumlar açılmaya başladı. Kaldı ki anne ve babalarımızın da kendi ebeveynleriyle aralarında ki ilişkiler çok resmiydi. Onların zamanı bizimkinden daha farklı ve daha geleneksel olduğundan, anne babalarının sözlerinden çıkmaz onlar ne derse onu yaparlardı. Anne babalarının yanında kendi çocuklarını sevemeyecek kadar uzak kalmışlar ebeveynlerinden. Onlar bunu yaşadıkları için bize daha yumuşak davrandılar ama anne-çocuk baba-çocuk ilişkilerimiz hiç olması gerektiği gibi olmadı. Çocukluk ve gençlik travmalarımız oluştu. Buna rağmen tabiri caizse delikanlı çocuklardık. Birbirimize yanlış yapmaz sahip çıkardık. Kardeş gibi görürdük sokağımızdaki bütün çocukları. Annelerimiz bizi güvenle komşu annelere emanet edebilirdi. Okuldan eve döndüğümüzde annemiz evde yoksa komşuya gider karnımızı doyururduk. Sokak oyunlarımız bitmemişti, kan ter içinde oyun oynar çocuk aklımızla akşam ezanı okunmasın isterdik çünkü o zamanlar akşam ezanı okuyunca eve gidiş vaktiydi. Benim kuşağımdakilerin çoğunluğu hala çocukluk arkadaşları ile görüşür. Aynı samimiyet ve hiç bitmeyen sohbetler.

Bunların böyle olmasının sebebi ise ailelerimizin komşuluk ilişkileriydi, annelerimiz her gün bir evde toplanır, bizde o evde aynı sofraya otururduk. Aynı sofrada aynı tabaktan yemek ve aynı bardaktan içmek samimiyeti geliştirdi. Hasetlik, kıskançlık yoktu bu kadar, kimsenin kimseye zararı dokunmazdı. Çocuktuk kavgada ederdik ama annelerimiz bizim yüzümüzden küsmezdi. Bunlar sıradan gibi görünse de insan ilişkileri için çok önemli nüanslardır. Merhamet, saygı, sevgi, hoşgörü tohumlarımız bunlarla atılmış oldu. Zaman geçtikçe anneler komşuluğu bitirdi, aynı apartmanda oturduğumuz komşumuzun dahi ismini bilmeyen insan toplulukları olmaya başladık. Zaman değişti, insan ilişkileri değişti, kimsenin kimseye güveni kalmadı. Elbette bundan bin sene önce bile sapkınlıklar vardı fakat ortada olan yaptırımlar, cezalar ve en önemlisi toplum baskısı bu gibi saf kötülüklerin önüne geçerdi. Dediğim gibi yapılan her ahlaksızlık, her yanlış normalleştirilmeye başlayınca bu tür sapkınlıklarda gün yüzüne çıkmaya başladı. Ve pek tabi olarak anneler babalar kimseye güvenmemeye başladı. Dolayısıyla da çocuklar arkadaşlıklarını sanal olarak sürdürmeye başladı. Böylelikle ailelerin kontrol edemediği bir ortamda, o masum çocuklar birer canavara dönüşmeye başladı. Ve maalesef toplumuzda büyük bir yozlaşma meydana geldi, gün geçtikçe büyüyen bir yozlaşma. Çocukluk yıllarımızın ardından, Okullarda öğretmenlerimizle aramızda uçurumlar vardı, asla kendimizi anlatamadık. İstediğimiz bölümleri bile seçemedik mesela.

Evlilik çağımıza gelmeden sevgililerimiz oldu ama el ele bile olamadık. Evlendikten sonra yaşanması gerekenleri evlenmeden önce yaşamadık. Sonra o diziler peydah olmaya başladı, her şeyin normalleştiği eşlerin birbirini aldattığı, hakaret ettiği, darp ettiği ve hatta öldürdüğü normalmiş, olması gereken buymuş gibi gösterilmeye başladığı.

Bilinç altımıza bu şekilde işlendi. Ve bunun adına “MEDENİYET” dediler. Çocukluk ve gençlik dönemimizde anne ve babamızdan yeteri kadar sevgi, ilgi ve alaka görmediğimiz için küçük bir gülümsemeye bir tatlı söze kandık. Kız erkek ayırt etmeden söylüyorum bunları, hepimiz masum değildik. Kötüler her dönemde her çağda kötüdür. Bazı insanlar safi kötüdür, her şeyi çocukluk travmalarına da bağlayamayız. İçinde kötülük besleyenler ile sevgisiz büyüyenler arasında büyük farklar vardır mutlaka.

Fakat biz o yaşlarda bu ikisi arasındaki farkı ayırt edemiyorduk. Bu sevgi yetersizliği yüzünden bize ilk gülen gözlere ve aşk oyunlarına kandık.

Yaptığımız başarısız evliliklerde suçu kendimizde aradık, ben ne yanlış yaptım ki eşimde böyle yaptı dedik. Bize böyle öğretildi çünkü. Gelinlikle girdiğin evden kefenle çıkarsın ancak denildi.

Ben ve benim gibiler düzene ayak uyduramadık, kendi bildiğimizi okuduk. Kurtardık ruhumuzu o azaptan.

Peki bunu başaramayanlar ne yaptı?

Tabi ki bizden sonraki nesiller daha sorunlu nesilleri yetiştirdi. Ve bu nesil teknoloji ile sınandı.

Hayatımıza giren kolaylıklar tabi ki oldu. Konumuz hayatımızı elimizden alan teknoloji. İletişimin en güzeli insanların birbirleri ile yüz yüze olanıdır. Çok uzaklarda olan kişiler ile görüşmek artık çok kolay fakat duygusal dünyamızda da sanal ilişkiler yaşamaya başladık.

Bizden sonraki nesil için hayatındaki birini yok saymak, onu elindeki telefondan, sosyal medya hesaplarından silip engellemek kadar kolay hale geldi. Hal böyle olunca insan ilişkileri de bu kadar basite indirgendi. Bir şeye ne kadar zor ulaşırsan o kadar kıymetli olur. İstediğimiz her şeye o kadar kolay ulaşabiliyoruz ki, kıymeti de bir o kadar az oluyor. Biz çok kolay adapte olmasak da bizden sonraki nesiller bunu o kadar iyi hazmetti ki, haklılar bu teknolojinin içine doğdular. Onlar için hayat bu şekilde ilerliyor. Her şeye ve herkese bu kadar kolay ulaşılması da büyük tehlikeler getiriyor. Gençlerimize ve çocuklarımıza ulaşılması da çok kolay bir hale geldi. Madde kullanımı, kolay para kazanma hevesi, ahlak yozluğu, aile ilişkilerindeki kopukluk vs. derken yeni neslin hayatı gerçek anlamda çok zorlaştı. Onları korumaya çalışan, bunlardan uzak tutmaya çalışan ebeveynler de çocukları ile nasıl bir ilişki kurulacağını bilemedikleri için aralarında bizim ailemizle olan uçurumdan daha tehlikeli boşluklar oluşturuyor. Bizim zamanımızda diye başlayan cümleler artık yeni nesil için kaçma sebebi.

Elbette bizim zamanımızdaki gibi değil hiçbir şey fakat bu zamana doğan çocuklar kadar ebeveynler de ayak uydurabilmeli ki, aralarındaki ilişki sağlıklı bir şekilde devam edebilsin.

Bizim ebeveynlerimizin yaptıklarını biz de bizden sonrakilere yaparak aynı yanlışa düşüp onları aynı boşluğa itiyoruz. Zamanın en büyük vebalarından olan iletişim yoksunluğunu çözmek, yazıldığı ya da konuşulduğu kadar kolay olmayacak. Elbette her bireyi bu konuda eğitmek de mümkün değil. Bunun bilincinde olan her birey öncelikle çocuklarımıza ve gençlerimize onların geçtikleri yollardan geçmenin ne kadar zor olduğunu bildiğini ve her ne olursa olsun, ne yanlış yapmış olurlarsa olsunlar yanlarında olduğumuzu anlamalarını sağlamakla başlayacağız işe. Bu konuyu hakkında sayfalarca yazabilirim fakat en önemli noktaları da belirtip son vermek isterim. Çocuklarımıza ve geç kalmadan gençlerimize öncelikle sahip oldukları her şey için şükretmeyi, merhamet ve vicdan muhasebesini, helal olan bir liranın haram olan on liradan daha değerli olduğunu, sevmenin ve güvenmenin yaşama sevinci için en önemli faktörler olduğunu, insan ruhunun sadece sevgi ve şefkat ile iyileştiğini, ne yaşamış olurlarsa olsunlar hayatın devam ettiğini ve en önemlisi geri dönmenin de ilerlemek olduğunu öğretmek gerekiyor.

Tüm bunların yanında, insanlar kadar bu dünya üzerinde yaşayan her canlının yaşama hakkına saygı duymayı ve yapılabilirse hayvan dostlar edinmeyi de sizlerden öğreneceklerini lütfen unutmayın.

Sizi, kalbinize ve ruhunuza teslim ediyorum…

İçinizdeki çocukla olan sohbetiniz hiç bitmesin…

Hayatınızın en güzel bölümü çocukluğunuz, en masum yanınız çocukluğunuz, onu sakın ihmal etmeyin…

En güzele emanetsiniz.

Sevgi ve saygıyla…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yaşam Koçu
3 Yorum
  • Canım benim emeğine yüreğine sağlık bu ilk adım umarım daha nice güzel eserlere vesile olsun. Tecrübelerini ve kendi bakış açın ile kaleme alacağın yazılarını, hiyalerini heyecanla bekliyorum. Hayırlı olsun bitanem.

    • Çok teşekkür ediyorum güzel kadın 🤗 beni bu yolda destekleyenlerin en başında sen varsın iyi ki varsın 🌼✨💫

  • Hayırlı olsun canım benim emeğine sağlık çok güzel bir konuya değinmişsin yeni yazılarını bekliyorum başarıların daim olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version